İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Deniz seviyeleri yükseliyor ve okyanus sıcaklıkları yıldan yıla artıyor. Daha uzun, daha yoğun kuraklık dönemleri, tatlı su kaynaklarını, bitkileri, ve dolayısıyla vahşi hayatı tarihte daha önce görülmemiş ölçüde tehdit ediyor. buzullardaki kutup ayılarından, Afrika kıyılarındaki deniz kaplumbağalarına kadar, yaşam çeşitliliği, değişen iklim koşullarından dolayı risk altındadır.
Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) Küresel Türler Programı, IUCN’nin komisyonları ve üyeleriyle işbirliği içinde, iklim değişikliğinin etkilerinin değerlendirilip, koruma faaliyetlerine yönelik neler yapılabileceğinin ele alınmasını ve iklim değişikliğine sebep olan insan faliyetlerinin en aza indirilebilmesi için dünya genelinde çalışmalar yürütülmektedir.
Antropojenik iklim değişikliği nedir
Antropojenik iklim değişikliği, insan kaynaklı sebeplerle meydana gelen iklim değişikliğini ifade etmektedir. Sanayi atıkları, fosil yakıt kullanımı, karbon salınımı gibi pek çok insan aktivitesi sonucu oluşan hava kirliliği antropojenik kirlilik olarak tanımlanır.
Volkanik patlamalar, toz fırtınaları ve doğal yollarla ormanlık alanlarda yaşanan yangınlar yine atmosfere kirleticilerin yayılmasına sebep olmaktadır ancak insan kaynaklı kirlenme ile kıyaslandığında bu tip kirlenmelerin oranı %1-2 civarındadır.
Antropojenik iklim değişikliği, Biyoçeşitliliğin devamı ve insan toplumları için en büyük tehditlerden biri olarak kabul edilmektedir. İklim sisteminde önemli değişiklikler gözlemlenmektedir ve önümüzdeki 50 yıllık süreç için yapılan iklim ve sıcaklık değişikliklerine ilişkin son projeksiyonlar, ortalama sıcaklığın ciddi oranda artacağını göstermektedir.
Küresel su döngüsündeki değişiklikler; artan okyanus asitliği ve yükselen deniz seviyeleri; polar buz ve montan buzulların kaybı devam ediyor. Ekstrem olayların sıklığı ve şiddetindeki değişiklikler de dahil olmak üzere değişmiş hava durumları.
İklim değişikliğinin ekolojik etkileri ve bunun sonucunda, pek çok canlı türünün doğal yaşam alanlarında meydana gelen tahribat ile yok olduğu, canlı çeşitliliğinin azalmasının ikinci bir etki ile, besin zincirinin bozulması sonucunda, başka canlı türlerinin yok olmasına sebep olması
Dünyanın biyoçeşitliliğinin korunması, ekosistemin bozulmamasını dolaylı olarak, dünyanın insanoğlunun yaşayabileceği bir gezegen olarak varlığını sürdürebilmesini sağlayacaktır.
Hayatta kalmak için ihtiyaç duyduğumuz doğal kaynakları korumak için kritik öneme sahip olan biyoçeşitliliğin korunmasına yönelik, global ölçekde politika değişiklikleri için dünya halklarının bilgilendirilmesi, her bireyin, yaşadığı evin ve sokağın ötesinde, büyük resmi, ekosistemin nasıl işlediğini biraz olsun görebilmesi gerekir. Ancak bu şekilde, siyasi kaygılarla ekonomik beklentiler uğruna çevreci kararları hiçe sayan politikacılar durdurulabilir. (www.uztarih.com)
İklim Değişikliği ve Yokolan Canlı Türleri
İklim değişikliğinin türleri etkilemesinin beklendiği yollar çoklu ve karmaşıktır, ancak genellikle şunları içerdiği düşünülmektedir:
a) Önemli habitatların ve mikrohabitatların kaybı veya bozulması.
b) Çevresel eşiklerin değiştirilmesi, örneğin, bir türün tolere edebileceği sıcaklık değerlerinin altında veya üstünde değişiklik olması, suyun kullanılabilirliği ve kalitesinin düşmesi
c) İki alakasız tür arasındaki önemli etkileşimlerin kaybı veya hayvan ve bitki türlerini etkileyen yeni hastalıkların ortaya çıkması.
d) Çevresel ipuçlarının bozulması (örneğin: hayvanların üreme bölgeleri veya göç yollarında ortaya çıkan olumsuz koşullar).
e) İklim değişikliğine bağlı farklı organizmaların, hatta popülasyonların doğrudan kaybı.
İklim değişikliğine bağlı sebeplerle bir bölgede, bir veya daha fazla hayvan türünün yaşam koşullarını belirleyen şartların olumsuz şekilde değişmesi durumunda, o hayvan türlerinin hayatta kalabilmesi, yeni koşullara hızla adapte olabilmesine veya bölgeyi terk edip kendine yeni yaşam alanları bulabilmesine bağlıdır.
Bunu yapamayan türlerin mevcut yaşam alanlarında yok olma riski vardır hatta bazı durumlarda küresel olarak soyu tükenebilir.
IUCN, türlerin iklim değişikliğine karşı savunmasızlığını (aşağıdaki şemaya bakınız) değerlendirmek ve tür koruma stratejilerini geliştirirken veya revize ederken çıktılarının kullanımını teşvik etmek için benzersiz ‘özellik-bazlı’ yaklaşım geliştirmeye ve uygulamaya devam etmektedir.
Dünyanın birçok köşesinde çalışan IUCN, bu yöntemleri omurgalılar, omurgasızlar ve bitkiler de dahil olmak üzere, giderek artan sayıda türe uygulamakta ve hatta birçok yerde paydaşların bulgularını yorumlamak ve bunlara göre hareket etmek için kapasitelerini artırmayı hedeflemiştir. Kendi türlerine karşı savunmasızlık değerlendirmesi yapmak.
İklim Değişikliği ve Okyanuslarda Isınma
Okyanusların ısınması, ekosistemde zarar gören canlıların yaratacağı, besin zincirine bağlı etkileşim ile yakın bir gelecekte insanoğlunu tehdit edecek seviyelere ulaşabilir. Okyanuslar, havada oluşan fazla ısı ve karbondioksitin önemli bir kısmını emerek iklim değişikliğinin önünde set etkisi yaptı.
Sera etkisi ve diğer insan faaliyetleri nedeniyle 1970’lerden bu yana, insan kaynaklı ekstra ısınmanın %90’ndan fazlası okyanuslar tarafından emildi ve veriler okyanus ısınmasında sürekli ve hızlanan bir artış gösteriyor.
Okyanus ısınmasının belirli organizma gruplarını etkilediği, örneğin mercan resifleri gibi ekosistemlerin yapılarını değiştirdiği, çevresel koşulların özünü değiştirdiği veya devamında hava şartlarını ve bölgesel, mevsimsel iklim koşullaqrını etkilediği artık tüm dünyaca kabul ediliyor. Bir okyanus gezegeni olduğumuzdan herkesin bir dereceye kadar etkilemesidir.
Sadece ekosistemler için değil, aynı zamanda sağlıklı bir okyanusa bağlı olan kıymetli topluluklar ve değerli ekonomiler için de büyük etkileri vardır. (www.uztarih.com)
İklim Değişikliğine Bağlı Soyu Tükenme Tehlike Yaşayan 10 tür
Antarktika’daki penguenlerden, İspanya’daki kelebeklere, Büyük Bariyer Resifindeki kemirgenlere ve mercanlara, dünyadaki bu türlerin yok olduğu gibi.
1. Staghorn mercan ve diğer mercanlar
Mercan sadece yaşayan bir tür değildir; Dünya üzerindeki diğer birçok yaşam biçimi için yiyecek ve barınak sağlayan özenli ve güzel yeraltı yapıları inşa eden mucizevi bir ekosistem mühendisi. Mercan resifleri “denizlerin yağmur ormanları” olarak kabul edilir, ancak bu benzerlikler önemini gözardı ederler: yağmur ormanlarından daha fazla çeşitlilikte hayvan ve bitki yaşamına ev sahipliği yaparlar . Mercan, iklim değişikliğiyle öldürülüyor ve yok oluşu, iklim değişikliğinden kaynaklanan diğer birçok canlıdan daha erken geliyor.
2. Halkalı Fog (Ringed seal)
İklim değişikliğinin en çok resmedilen kurbanı, kutup ayısının temel besini halkalı foglardır. Halkalı Foglar iklim değişikliğinin etkisiyle son yıllarda çok düşük üreme oranlarına sahip. Fog popülasyonunun sonlanması kutup ayılarının da sonu olacak. (www.uztarih.com)
3. Avustralya Keseli Sıçanı (White lemuroid ringtail possum)
Avustralya’nın Queensland eyaletindeki Daintree yağmur ormanında, bilim adamlarının zaten “ekolojik olarak soyu tükenmiş” olarak nitelendirdiği Mount Lewis’in ormanlık yamaçlarında yaşamaktadır. Keseli Sıçan 30 C üzerindeki sıcaklıkta bir kaç saatten fazla yaşayamamakta. Yaşadığı bölgede son yıllarda hızla yükselen sıcaklar bu hayvanın neslinin tükenmesine sebep oluyor.
4. Adélie pengueni
45.000 yıldır buzla kaplı kıtada hayatta kalabilmiş iki Antarktika pengueninden birid Adele penguenidir. Buz kütleleri olmadan yaşayamayan bu penguen türü. kolonileri 1970’lerden bu yana %80 oranında azaldı. Devam eden küresel ısınma süreci Adele Penguenlerinin sonunu getirebilir.
5. deniz kaplumbağaları
Küresel ısınma ilk etapta, plajların ısınması ile, deniz kaplumbağa yumurtalarında cinsiyet oranlarının önemli ölçüde dişi olmasına ve sonraki 20-30 yılda daha çok dişi ile nüfus artışının hılanacağı öngörülüyor.
Atlantik’teki Cape Verde’deki caretta caretta kaplumbağalarını uzun vadede bekleyen tehlike, yumurtalarını bıraktıkları plaj alanlarında kumlarda yaşanan aşırı ısımanıın bir sonraki aşamada yuva bozulmalarına ve yumurtaların kuluçka dönemini tamamlayamadan telef olmalarına neden olabileceği yönünde.
6. Sierra Nevada mavi
İspanya’ya özgü dört tehlike altındaki türden biridir. Sadece Sierra Nevada’nın zirvelerinde ve kuzeyde bir başka küçük dağlık bölgede bulunur. Küçük bir kelebek türü olan Sierra Nevada mavi kelebekleri, iklim değişikliği ve ısınmanın etkisiyle hızla azalmakta.
7. Mozaik kuyruklu sıçan – Bramble Cay melomys
Bramble Cay melomys ( Melomys rubicola ) veya mozaik kuyruklu sıçan, doğu Torres Boğazında yaşayan küçükbir kemirgen.
Bramble Cay’ın en yüksek noktası deniz seviyesinin 3 metre üzerinde ve Torres Boğazı çevresinde deniz seviyesinin yükselişi 1993 ve 2014 yılları arasındaki küresel ortalama hızının neredeyse iki katı oldu. Bramble Cay bölgesi 4 hektardan 2.5 hektara kadar daralmıştır.
Melomiler, yaşam alanlarının% 97’sini kaybetti ve en son 2009’da bir balıkçı tarafından görüldü. Bilim adamları, küçük kemirgenleri yakalamak ve nesli tükenme tehlikesini ortadan kaldırmak için 2011’de ve 2014’te iki kez tuzak attılar ancak başarılı olamadılar. Mozaikli Kuyruklu Sıçanın neslinin halihazırda tükenmiş olması muhtemel.
8. Dev dağ lobelia (Giant mountain lobelia)
Dev dağ lobelia ( Lobelia rhynchopetalum ) Etiyopya’da yetişen dikenli bir tropik dağ bitkisidir. Dağlık bölgeler sıcaklık artışlarından en çok etkilenen bölgelerdir. Küresel ısınma arttıkça, yıldan yıla alçak irtifalarda yok olacak olan bu bitkinin, dağ zirvelerinde kaç yıl daha yaşayabileceği tartışma konusu.
9. Kum Kuşu (Baird’in sandpiper)
Baird’in kum kuşu ( Calidris bairdii ) İklim değişikli ve buna bağlı küresel ısınmanın tehdit ettiği bir diğer hayvan türüdür. (www.uztarih.com)
10. Hawaiian honeycreepers
Küçük, genellikle parlak renkli balcreepers, Hawai adasının yüksek rakımlarında yaşamaktadır. Pek çok kuş türü için öldürücü olan kuş sıtması, bu kuş türü içinde tehdittir.
Dünya ısındıkça, sivrisinekler daha yüksek rakımlara doğru hareket ederler ve küresel ısınma bu hızla artmaya devam ederse artık honeycreepers kuşlarının dağ zirvelerinden öte kaçabileceği bir yer yoktur.
Dünya tarihine bakıldığında, geçmişe dair bilimsel bulgular, dünyanın ısınma ve soğuma evrelerinden geçtiğini gösteriyor. Son büyük buzul çağı 18.000 yıl önce yaşanmıştı. Kimileri insanlar olmasa da küresel ısınma ve soğuma döngüsü gerçekleşecekti diyor. Bu doğru ama her şey ekosistemin adaptasyon sağlayabileceği daha esnek süreçlerde yaşanacaktı ve şu an olduğu gibi, dünya, soğuma evresine girmesi gereken bir dönemde, antropojenik müdahalelerle ısınmaya başlamayacak ve pek çok canlı türü yok olmayacaktı.