Afrodisias adres: Geyre Mahallesi, 09385 Karacasu/Aydın
Afrodisias Kazı çalışmaları, Afrodisias nasıl bulundu
Afrodisias’da ilk arkeolojik kazılar 1904 tarihinde, Fransız mühendis Paul Gaudin tarafından yapıldı. Afrodit tapınağı ve Hadrian Hamamı kazı alanlarında bulunan, iyi durumdaki heykel ve antik parçalar yurtdışına kaçırıldı. 1905 yılında Fransız Mendes tarafından yapılan kazılarda çıkarılan eserler ise, Osman Hamdi beyin çabaalrı ile İstanbul Arkeoloji müzesine getirildi. 1913’te bir başka Fransız Arkeolog Bolanger tarafından başlatılan kazılar, 1.dünya savaşı öncesi siyasi konjektür sebebiyle sonlandırılmıştır.
1937’de İtalyan Giulio Jacopi tarafından yeniden başlayan çalışmalarda, Güney Agora’daki Tiberius Portikosu’ndan çeşitli maske ve girland frizleri bulunmuş fakat 2.dünya savaşı öncesi siyasi çalkantılar sebebiyle yine yarım kalmıştır.
Yıllarca unutulan Afrodisias, 1958 yılında, bir baraj açılışını fotoğraflamak için bölgeye giden Ara Güler’in, yolunu kaybederek, geceyi geçirmek için Eğri köyüne gelmesi ile değişti. Ara Güler, Eğri köyünün, antik bir kentin üzerine kurulduğunu, köyün her köşesinin, antik sütunlar, heykel kabartmalarla kaplı olduğunu gördü. Bölgede çektiği fotoğrafları dergilerde yayınlaması ile tekrar gündeme geldi.
1962 yılında, Kenan Erim’in girişimi ve New york üniversitesinin desteği ile başlayan kazılar halen devam etmektedir. 1995’ten beri Oxford üniversitesi, kazı çalışmalarına destek vermektedir.
Aphrodisias antik kenti, 09.072017’de Kraków’da düzenlenen “41.Dünya Kültür Mirası Komitesi” kararı ile UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edildi. (www.uztarih.com)
Afrodisias Şehir Mimarisi
Şehir yaklaşık 520.000 metrekarelik bir alanı kapsıyordu. şehrin ilk ana bölgesi, Güney Agora denilen Afrodit ve İyon tipi Agora tapınağıydı. Kentte ilk konutlar ve diğer özel yapıların olması gereken ilk binalardan bugüne ulaşan olmamıştır Günümüze ulaşan konut örnekleri M.S. 2.y.y. dan kalmadır. Bugüne kalan en eski anıtlar ise MÖ 1. yüzyılın ikinci yarısı ve daha erken tarihli yapılardır.
Afrodisias kenti 3.5 km uzunluğundaki bir surla çevrilidir ve M.S. 260’larda Gotik istilası tehdidine karşı başlamış ve Bizans döneminde duvar yapısına çok sayıda mimari blok, yazıt ve heykel parçaları dahil edilmiştir.
Afrodit Tapınağı
Kentin baş mabedi olan Afrodit Tapınağı, yerleşimin tam merkezinde yer almaktadır; Peristilin 14 sütunu hala ayaktadır. Tapınağın orjinal halinde, binanın uzun tarafında 13 sütun ve daha kısa tarafta 8 sütun vardı.
Afrodit tapınağının ilk yapılış tarihi bilinmemektedir, bölgede Hristiyan etkisi başladıktan sonra, tapınağın bir bazilikaya dönüştürülmüş olması, takip edilebilecek erken dönem bulgularını ortadan kaldırmıştır. Ancak, tapınak yakınında bulunan MÖ.2.y.y.’dan kaldığı belirlenen bir mozaik en azından bu tarihte tapınağın varolduğunu ispatlar.
Afrodit tapınağının günümüze kalan sütun ve parçalarının inşası 1.y.y.’da, şahir Roma yönetimindeyken gerçekleşmiştir. ilk tapınak yapısının Hellenistik döneme tarihlenmesini sağlayan 2. yüzyıldan kalma Helenistik bir mozaik bulunmuştur.
Afrodisias Stadyumu
Aphrodisias’daki Roma Stadyumu, 262 metre uzunluğunda ve 58 metre genişliğinde 30.000 seyirci kapasitesine sahip, antik çağdan günümüze ulaşmış bu büyüklükteki nadir yapılardan biridir ve Anadolu’da yer alan en iyi korunmuş antik dönem stadyumudur.
Afrodisias stadyumu, olimpik oyunlar düzenlendiğine dair bir bulgu olmasa da, çevre şehirlerden seyircilerin iştigal ettiği spor müsabakaları ve gösterilere ev sahipliği yapıyordu. Stadyum üzerinde belirli alanlardaki özel koltukların üzerlerine isimler yazılarak belirli makam ve şahıslara ayırıldığı ayrıca, çevre şehirlerden gelecek seyirciler içinde stadyumda belirli bölümler ayırıldığına dair bulgular vardır.
M.S. 4.y.y.’da yaşanan deprem ile, şehir tiyatrosu çökünce Stadyumun kuzey tarafında yarım yuvarlak bir arena alanı oluşturuldu. Bu alana bakan kısım tiyatro ve arena olarak hizmet görmeye başladı, ayrılmış alan itibarı ile 5000 kişilik bir seyirci kapasitesi vardı.
Sebasteion kompleksi
Sebasteion kompleksi, Afrodisias müzesi yakınındadır. Bu muhteşem ve eşsiz anıt, ilk Roma İmparatoru veya Julius-Claudius’un ailesine adanmıştı. İnşaatı Tiberius (M.S.14-37) döneminde başladı, yıkıcı bir deprem nedeniyle kesintiye uğradı ve kentin iki aristokrat ailesinin sponsorluğunda İmparator Neron döneminde (M.S. 54-68) tamamlandı. Birbirinden 14 m aralıkta, 80 m uzunluğunda ve 12 m yükseklikte iki adet üç katlı binadan oluşan bu kompleks yapı kendi dönemi için eşine nadir rastlanacak bir yapıdır.
Sebasteion binalarını taşıyan sütunlar orijinal kabartmalı duvar panelleri ile kaplanmıştır. Afrodisyan heykeltraşları tarafından yaratılan eşsiz kabartma heykellerin bir kısmı bina üzerine restorayonla yerleştirilmiştir. Paneller ise, restore edilmek üzere beklemektedir.
Sebasteion, açık ve anlaşılır bir biçimde Roma ve Caesar forumu ve Roma’daki Porticus ad Nationes gibi benzer komplekslerden ilham alınarak yapılmış ve Anadolu’da heykelciliğiyle nam salmış bu şehir için, imparatorluğun takdirini simgelemek üzere yapılmıştır.
Afrodisias Tiyatrosu
Afrodisias tiyatrosu yapım tarihi, MÖ 1 y.y. olarak tarihlenir. Farklı mimari stillerle inşa edilen 3 kattan oluşan sahne binasının sadece birinci katı bugün ayaktadır ancak diğer 2 katın restorasyonu sürmektedir. Tiyatro, İmparator Augustus’un kölesi Zoilos tarafından inşa edilmişti ve birinci katın sütunlarına oyulmuş yazıttan çıkarıldığı üzere, Aphrodithe’ye ve yöre halkına adanmıştır.
Tiyatronun ortasındaki yarım daire biçimindeki orkestra bölümü, imparator Marcus Aurelius tarafından derinleştirilerek arenaya (konistra) dönüştürülmüştür. Tiyatro binası M.S. 7.y.y.’da yaşanan bir depremle tamamen yıkılmış, üzerine evler yapılmış daha sonra çevresi surlarla çevrilerek bir mini kale haline getirilmiştir.
Tetrapylon
Tetrapilón, cephelerin her birinde dört kapı bulunan bir anıt meydanıdır. Kolonlar, kemerler, kabartmalar ve frizler ilginç bir şekilde dekore edilmiştir. Afrodit tapınağının hemen önünde yer alan Tetrapylon şehre gelenleri karşılayan görkemli bir mimari eserdir. Tören alaylarının bu yapıdan başladığı düşünülmektedir. Tetrapylon çevresindeki açık alan eski zamanlarda bir pazar yeri olarak da kullanılmaktaydı. (www.uztarih.com)
Afrodisyas Heykelcilik Okulu
Afrodisias Heykel Okulu MÖ 1. yüzyılda inşa edilmiş ve M.S. 6.y.y.’a kadar faliyet göstermiştir. Aristeas, Papias ve Antonianus’un en tanınmışları olan Aphrodisias’ın heykeltıraşları tarafından imzalanan eserler, Tivoli, Roma ve Libya’daki Leptis Magna’da ve Hadrian’ın malikanesinde bulunmuştur.
Roma İmparatorluğu döneminde Afrodisias şehrinin sanatçıları ve yaptıkları işlerin üstün niteliği ile sahip oldukları muazzam prestij. Bu sanatçıların eserlerinin binlerce kilometre ötede sergilenmesinden anlaşılmaktadır.
Diğer bilinen Afrodisias’lı heykeltraşlar:
Apollonios, Aster, Alexander Flavius Koblanos, Polynices ve Zenon’dur.
Afrodisias heykeltraşları özellikle kabartma ve lahit üretiminde uzmandır.
Afrodisias’ta Heykelciliğin gelişmesi ve bu derece popüler olmasında yakınlardaki Salbacus dağının mermerinin kalitesi önemli bir rol oynamıştır.
Hadrianus Hamamı
Güney Agora’nın batı ucuna M.S. 2.y.y.’da inşa edilen büyük Hadrianus Hamamı, mermer kaplama ile kaplı büyük tüf benzeri bloklardan inşa edilmişti. Hamamlar, ön avlu ve güney Agora’nın batı stoasına bitişiktir. Hadrian hamamında, dört sütunlu havuzu süsleyen Akhilleus ve Penthesileia heykeli halen Afrodisias müzesinde sergilenmektedir.
Güney Agora
1980’li yıllarda, Güney Agora’nın ortasında keşfedilen anıtsal havuzun büyüklüğü ve etrafındaki bölgenin kullanım amacı tam olarak tespit edilememişti. 170 metre uzunluğunda, 30 metre genişliğindeki havuz. Afrodisias kentinin mimari büyüklüğü göz önüne alındığında oldukça büyük bir havuz olarak şehir ölçüleri ile uyuşmuyordu. Son yıllarda ele geçen bulgular ve Agora alanında tercüme edilen bir yazı, Bu bölgenin düşünüldüğü gibi bir Agora alanı değil. Palmiyelerle süslü, şehrin gücünü temsil için yapılmış bir kent bahçesi olduğunu gösteriyor.
Afrodisias Müzesi
Afrodisias müzesi, Türkiye’nin en özgün ve değerli heykel koleksiyonuna sahip en zengin yerel müzedir. Sadece bu antik kentten çıkarılan bulguların sergilendiği müze, Afrodisias heykelciliğinin çağın ötesinde bir estetik ve kaliteye sahip olduğunu, heykellerdeki muhteşem detaylar ve işçilikle göstermektedir. (www.uztarih.com)
Pr. Dr. Kenan Erim
Tetrapylon’a yakın bir selvi ağacının gölgesinde Aphrodisias’ın beyaz mermerinden yapılmış bir mezar taşı, 30 yılını Afrodisyas’a adayan. Bu antik şehrin gün ışığına kavuşması için azimle çalışan Prof.Dr. Kenan Erim’in, vasiyeti üzere gömüldüğü noktayı işaret etmektedir.
Afrodisias antik kentini ziyaret edenlerin. Bu büyük insana mezarı başında bir merhaba demesi, hangi din ve inançtan olursa olsun, dualarını esirgememelerini dilerim.