Kölelik
Modern kölelik hayatımıza son 150 yılda giren bir kavram ancak köleliğin tarihi binlerce yıl öncesine uzanıyor. Köleliğin insan toplulukları arasında belirgin bir başlangıç tarihi olmasa da, günümüzden 11.000 yıl önce tarım toplumunun ortaya çıkmasıyla kurumsallaşma ortamı bulmuş olması muhtemeldir. Tarım toplumu öncesi avcı ve toplayıcı topluluklar da yerleşik hayat ve özel mülkiyet olmayışı, ekonominin avcılık ve toplayıcılığa dayanması, hareket halindeki toplumlarda, esaret altına alınacak kişilerin kontrolünü ve bir fayda için kullanımını mümkün kılmıyor.
Kölelik genel olarak 18. y.y. içerisinde aşamalı olarak dünya üzerinde varlığını yitirdi. Köleliğin son bulması, modernitenin ortaya çıkışını belirleyen en önemli değişikliklerden biridir. Ancak sanayi devrimi sonrası form değiştirdiği ve modern kölelik tanımı ile yüzleşmemiz gerektiği bir gerçek.
Antik Dönemde Kölelik
Günümüze kalan yazılı belgeler gösteriyor ki son üçbin yıldır, köleliğin gerekliliği, farklı toplumlarda, düşünürler ve din adamları tarafından da savunulmuş. Ekonomik bir araç olarak devletler tarafından kurumsallaştırılmıştır.
Aristo, Sadece zihinsel olarak yetersiz ve çok da üstün olmayan kişilerin köle olması gerektiğini savunuyordu. Antik dönemde yaygın bir uygulama olan savaş esirlerinin köleleştirilmesine karşıydı; çünkü savaştaki zafer kazanan kişinin entelektüel üstünlüğü veya yenilenlerin zihinsel eksikliğe sahip olduğu iddia edilemezdi. Zorla kölelik fikrine karşıydı ve akıl yürütme kapasitesini geliştiren, erdem sahibi olduğunu ispatlayan kölelere özgürlüklerinin verilmesi gerektiğini söylüyordu.
Tarım toplumunun dünya üzerinde ilk ortaya çıktığı, yerleşik hayata ilk geçişin yaşandığı, Mısır, Mezopotamya ve Yunan şehir devletlerinde köleler, başta tarım olmak üzere, inşaat ve taşımacılık sektörlerinde ve ayrıca ev işlerini yapmak üzere yaygın olarak kullanılıyordu.
Antik dünyada kölelik evrensel bir kurumdu. Köle emeği, tuğla imalatı, bina yapımı gibi inşaat faaliyetlerinin yanı sıra çoğunlukla tarımda kullanıldı; mülkiyeti belli şahıslarda olan büyük tarlalar, devlet eliyle köleleştirilmiş ve tarla sahiplerine satılmış ya da sunulmuş kölelerin büyük topluluklar halinde düzenli çalıştırılmasından ibaretti.
Köle alım satımı, aktif bir ticaret olmasına rağmen, köle temininde ana kaynak savaşlardı – işgal edilen şehirlerin, yenilen orduların tamamının veya bir kısmının köleleştirilmesi yaygın bir uygulamaydı. Ayrıca borcunu ödeyemeyen yurttaşlarda, borçlarına karşılık belli bir süre köle olarak çalıştırılabilirdi. Eski dünyada kölelik, ten rengine, dine, etnik bir gruba atfedilmemişti. İşler ters giderse herkes köle durumuna düşebilirdi.
Tek Tanrılı Dinler ve Kölelik
Hristiyan ve Müslüman düşünürler tarafında, aslında ilk kölelik karşıtları, tüm insanların tanrının gözünde eşit olduğu anlayışını vurgulayan din alimleri arasından çıkmıştı. Köleliği savunanlar ise genel olarak köleliğe, kutsallık penceresinden bakıyor ve başta dinsizler olmak üzere, savaş esirlerinin köle olarak, tanrıya inanan kendi toplumlarına hizmet etmesi gerektiğini savunuyordu.
Hristiyan Roma ve Müslüman Arap devletlerinde köleler, antik dönemde olduğu gibi yine emeğe dayalı işlerde kullanılıyordu. Roma döneminde köleler daha çok inşaat, tarım ve ev işlerinde kullanılırken. Araplarda köleliğin yaygın kullanımı, bireysel ev işlerine bakan köleler ve orduya hizmet eden köle askerler şeklindeydi.
Din ve Devlet genel olarak hemen her toplumda varlığını devam ettirmek üzere ortak siyasi bir perspektif sergilemiştir. Doğal olarak ekonomisi köle ticareti ya da köle emeğine dayanan devletlerde, resmi din kurumları köleliği makul gösterecek kendi savunma mekanizmalarını geliştirmiş ve topluma bunu empoze etmiştir.
Plantasyon Köleliği
Plantasyon, tek bir ürün tipinde tarım yapmak için oluşturulan büyük ölçekli tarım işletmelerini tanımlar. 16. ve 19. yüzyıl arasında Avrupalı sömürgeciler, köle emeğine dayalı tarım faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla Kuzey ve Güney Amerika kıtalarında büyük ölçekli plantasyonlar oluşturdular.
Günümüzde, kölelikten bahsedildiğinde, pek çok insanın kafasında canlanan imaj büyük oranda A.B.D. plantasyon köleliği deneyiminden ibarettir. Modern çağa bu kadar yakın bir dönemde yaşanan bu çirkin deneyim, sadece ten rengine bağlı olarak insanları köleleştirmekten ibaretti. ABD de yaşayan Afrika kökenli siyahi nüfus günümüzde dahi ırkçı, ayırımcı uygulamalara maruz kalmaktadır.
Köle Emeğine Dayalı Plantasyon Sistemleri ve Bölgeleri
-
🇵🇹 PORTEKİZ Plantasyonları:
- Brezilya: Şeker kamışı, kahve
-
🇪🇸 İSPANYA Plantasyonları:
- Küba: Şeker kamışı
- Porto Riko: Şeker kamışı, kahve
- Hispaniola (Haiti & Dominik Cumhuriyeti): Şeker kamışı, kahve
-
🇬🇧 BRİTANYA Plantasyonları:
- Jamaika: Şeker kamışı
- Barbados: Şeker kamışı
- Bahamalar: Şeker kamışı
- ABD’nin Güney Eyaletleri (Virginia, Georgia, Güney Carolina): Pamuk, tütün, şeker kamışı
-
🇫🇷 FRANSA Plantasyonları:
- Saint-Domingue (Haiti): Şeker kamışı
- Martinique: Şeker kamışı, kahve
- Guadeloupe: Şeker kamışı
-
🇳🇱 HOLLANDA Plantasyonları:
- Surinam: Şeker kamışı, kahve
- Karayip Adaları (Curaçao, Sint Eustatius, Aruba): Şeker kamışı, kahve
-
🇩🇰 DANİMARKA Plantasyonları:
- Danimarka Batı Hint Adaları (Günümüzde ABD Virgin Adaları): Şeker kamışı
-
🇺🇸 AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ Plantasyonları:
- Virginia, Maryland, Kuzey Carolina: Tütün
- Güney Karolina, Georgia: Pirinç, indigo, pamuk
- Alabama, Mississippi, Louisiana, Texas: Pamuk, şeker kamışı
Köleliğin temel unsuru tamamen özgür olmayan emektir. Kölelerin emeğin sonucunda ortaya çıkan üründe hiçbir mal veya ücret hakkı yoktur. İşin tüm faydaları, kölenin emeği üzerinde mülkiyet hakkı olan köle sahibine aittir. Kölelik, serflik ya da borç esareti ve gösterilen emeğin ücretlendirilmediği farklı türleri olsa da ortak özelliği, köle tabir edilen kişinin sadece ücretsiz değil ayrıca kendi iradesi dışında çalıştırılmasıdır.
Köle Statüsü
Köle olarak tabir edilen kişiler, tarihin farklı dönemlerinde, farklı toplumlarda, genel olarak köle olarak adlandırılsa da. Sahiplerin kendilerinden beklentileri, kendilerine sunduğu haklar ve hukuki statüleri anlamında önemli farklılıklar vardı. Örneğin Antik Yunan’da kölelerin emeğinden faydalanılırken, can güvenlikleri bir hukuka, onlara nasıl davranılacağı ise toplumsal ahlaka dayandırılmıştı ve hem sahibinin hem de toplumun kölelere erdemli davranması ve belli bir süre ya da çaba sonunda kölenin, azad olma şansı vardı.
Ortaçağ sonrası dünyanın birçok yerinde, köleliğin kademeli olarak gerilediğini, en çok Çin ve Avrupa’da köleliğin azaldığı görülüyor. 15. yüzyılda, kölelik dünya genelinde kaybolmaya başlamıştı.
Amerika ktasının keşfi, sömürge devletlerinin kurduğu kolonilerde işgücünün kölelerden temin etmeye başlamasıyla köleliğin yeniden artmasına sebep oldu. Ticari plantasyon tarımı ve madencilikte köle kullanımı, 15. y.y.dan sonra daha yaygın kullanılmaya başlandı. Bu noktada sömürgecilik faliyetlerinin hızlanması, büyük ölçekli tarım ve madencilik faaliyetlerinin yaygınlaşması ve buna bağlı duyulan işgücü ihtiyacı ve Afrika’nın sömürgeleştirilmesi etkili oldu.
Başlangıçta Amerika’da tutsak işgücü talebi, tutsak edilen yerli Amerika halklarından ve Avrupalı hükümlülerden sağlanıyordu. Ancak yerli Amerikalılar kaçmayı çok kolay başarıyordu. Avrupalılar ise tropikal hastalıklar ve alışamadıkları iklim koşullarında ağır çalışmaktan dolayı çabuk hastalanıyor ve ölüyorlardı. Çözüm, hali hazırda kölelik altyapısının kurulu olduğu, Afrikanın çeşitli bölgelerindeki yerlileri yakalayarak, Avrupalılara köle olarak satmak üzerine sistem kuran afrikalı köle taciri kabilelerle işbirliği yapılarak bulundu.
Amerika kıtasında İspanyol, Portekiz ve İngiliz sömürgelerinde pirinç, pamuk ve şeker gibi büyük ölçekli tarım faaliyetleri başladı. Buna ek olarak Bolivya’daki Potosi ve Meksika’daki Zacatecas gibi büyük ölçekli madencilik faaliyetleri başlatıldı.
Burada kölelik, tarım ürünleri ve metallerin, üretildikleri bölgede değil, dünya pazarında sürekli olarak satılmasını sağlamak için üretimi sürekli kılacak tutsak bir işgücü olarak kurgulandı.
Amerika kıtasında uygulanan plantasyon köleliği gibi aşırı durumlarda, köle, basitçe, bir hayvandan daha fazla hak veya hukuki statüye sahip olmayan ve dolayısıyla insanlığının radikal bir şekilde reddedildiği bir nesneye dönüştürülmüştü.
Köleliğin Kaldırılması
18. yüzyıl ortalarında kölelik, dünya ticaret sisteminin önemli bir parçası haline geldi. Kölelerin Amerika kıtasında kullanıldığı plantasyonlar çok sayıdaydı ve köle ticareti, oldukça karlıydı. 1650 – 1860 yılları arasında 15 milyon Afrikalı, Afrikadan, Amerika kıtasının çeşitli noktalarına köle olarak satılmak üzere gönderildi.
18. ve 19. yüzyıl boyunca, orta Amerika ve Güney Amerika’da çok sayıda büyük ölçekli köle isyanları yaşandı ve bazı vakalar Avrupa ülkelerinin basın yayın organlarında yer aldıkça başta aydın tabaka olmak üzere toplumsal tepkilerin gelişmesinde etkili oldu.
Avrupada, özellikle İngiltere’de kölelik ve bu sistemin gün geçtikçe artarak çoğalması üzerine eleştiriler yapılmaya başlandı. Genel olarak köleliğe ve özellikle köle ticaretine karşı yazar, sanatçı ve brokrat çevrelerden eleştiriler gelmeye başladı. Kampanyacılar, yerleşik ve güçlü özel çıkarlar ve yüzlerce pratik ve entelektüel gelenek şeklindeki zorlu engellerle karşı karşıya kaldılar. 1834’te İngiliz İmparatorluğu’nda kölelik kaldırıldı.
Toussaint Louverture liderliğindeki 1791’de Fransız Santo Domingue kolonisinde yaşanan isyan Haiti’de bağımsız bir devlet olarak ortaya çıkmasına yol açtı. 1831-1832’de Jamaika’da, 1795 ve 1823’de Demerara (modern Guyana), 1765-1793’te Surinam, 1816’da Barbados ve 1822-1830 ve 1835’de Brezilya’da Bahia’da büyük isyanlar meydana geldi.
Tüm bu olaylar, köle sahipleri ve köle tacirleri açısından, köle ticaretinin daha az karlı, daha riskli bir alan haline gelmesini sağladı. ABD de köleliğin kaldırılması, 1861-1865 yılları arasında gerçekleşen ve yarım milyon insanın öldüğü ABD iç savaşın ardından gerçekleşebilidi.
Emory Üniversitesi tarafından yapılan Trans-Atlantik Köle Ticareti araştırmalara göre, 1525-1866 yılları arasında 12,5 milyon Afrikalı, köleleştirilmek üzere tutsak edildi. Afrika’dan kalkan köle gemilerine bindirildi bu insanların 10,7 milyonu hayatta kalarak varış noktalarına ulaşabildi. Ancak resmi olmayan köle ticaretinin çok daha yüksek olduğu ve köle olarak Amerika kıtasına nakledilen insan sayısının 25-30 milyon civarında olduğunu iddia eden araştırmalarda var.
Kölelik ve Köle Ticaretinin Yasaklanmasına Dair Argümanlar
Köleliğin kaldırılması süreci, sosyolog ve tarihçiler açısından farklı argümanlarla değerlendirilir. Eric Williams’ın Kapitalizm ve Kölelik başlıklı argümanı. Köleliğin kaldırılmasına yönelik çabaların başarılı olmasında, işin insani boyutlarından ziyade. Köle, emek denkleminin zayıflaması ve özgürleşecek kölelerin, kapitalist ekonomiye satın alma gücü olan bireyler olarak daha faydalı olacağının anlaşılması sonucu gerçekleştiğini savunmaktadır.
Seymour Drescher ve Roger Anstey gibi yazarlar ise, köle ticaretinin ve köleliğin, köleliğin kaldırıldığı dönemlerde hala yüksek kazançlı olduğunu ve köleliğin kaldırılmasının etik ve insai değerler adına gösterilen duyarlılık ve farkındalık çabaları sonucu gerçekleştiğini savunuyordu.
Williams’ın ikinci argümanı, sanayileşmenin ilk aşamalarına fon sağlayan köle ticaretinin ve köle plantasyonlarının kazancı olduğu gerçeğiyle ilgilidir. Bu talep ayrıca, özellikle köleliğin kazançlarının önemli olmasına rağmen, 18. yüzyıl Avrupa’sında oluşan büyük sermayenin diğer esnafın ve yerel tarımın kârlarından kaynaklandığını savunan Patrick O’Brian tarafından eleştirildi.
Köleliğin kaldırılması yönünde verilen çabalar, mücadeleler, evrensel özgürlük ve hak mücadelesinden farklı bir boyuttadır. Bununla birlikte, köleliğin kaldırılması, feodalizm karşıtlarına, sınıf ayrımcılığına, din ve mezhep ayrımcılarına, cinsiyet ayrımcılığı kapsamında kadın hakları mücadelesine, kast ve benzeri yapılara ve bunlara benzer tüm eşitlik mücadelelerine ilham vermiştir.
Kölelik ve Neoliberalizm
Neoliberalizm dünya genelinde ve ekonominin kilit alanlarında kölelik üretiyor
Yoksulluğun küresel ölçekte artışı, insanların ağır şartlarda çalışmaya mecbur kalması ve işsizlik riskini göze alamayarak sisteme boyun eğmesi sonucunu doğuruyor. Kapitalizm yoksulluğun devamını mevcut sistemin devamı ve kar marjının artışı için bir güvence olarak görüyor. Modern işletme kapitalizmi köleleştirilmiş emeği, minimum pay alabileceği üretim sürecine hapsederken, medya bireyleri kontrolsüz tüketime teşvik edip borçlandırarak, iş gücü piyasasında sunulan sınırlı ücrete razı hale getiriyor.
Dünya Ekonominin son 30 yıldaki finansman dağılımı, sağlık, eğitim ve sosyal harcamalarda yüzdesel bir düşüş olduğu gerçeğini göz önüne seriyor. Yatırım yapılmayan işçiler, işgücü piyasasında daha az değerdedir. İşçilerden öte beyaz yakanında pek çok ülkede yoksulluk sınırının altında ücretlerle çalıştırıldığı gözleniyor.
Fakir, güvencesiz ve birikim yaratamayan iş gücü olarak bireylerin, eski tabirle kölelerden çok az farkı var. Sonuç itibarı ile sadece karnını doyurabilmek için yaşayan, görece özgür ama ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş modern kölelik mağdurlarından bahsediyoruz. Tekstil ve konfeksiyon üretimi, tarım ve gıda gibi temel sektörler, modern köle emeğinin kullanımını içeren ana ekonomi faaliyetleridir. Özellikle bu gibi sektörlerde, sigorta ve sağlık güvencesi olmayan, gündelik ve uzun mesai saatlerine rağmen çok düşük ücretlere razı olan milyonlarca insan var. Sermayenin tüm dünyayı kapsayacak şekilde egemenliği anlamına gelen küreselleşme, ekonomiyi kontrol eden az sayıda aktörün aynı sistemi tüm dünyaya dayatabilmek için entegre olmasına imkan tanıyor.
Modern kölelik Nedir? Modern köleliğin Katmanları
19. yüzyılda kaldırılan kölelik sanayi devrimi ve devamında modern topluma dayatılan çalışma şartları ile form değiştirerek yaşatılıyor. Legal işlerde taban ücretlerle, tavan çalışma saatlerinde çalışmak zorunda kalan mavi ve beyaz yakanın yanı sıra, dünyanın her yerinde, illegal şartlarda çalıştırılan milyonlarca insan var.
İnsanlar tarım, ev işleri ve merdiven altı işletmelerde sağlık ve sigorta güvencesinden yoksun çalışmak zorunda kalıyor. Bir basamak altta iradesi dışında çalıştırılan insanlar var. Bir yük hayvanı gibi kiralanan ya da satılan çocuk işçiler. Ataerkil aile yapıları veya içinde bulundukları feodal topluluk tarafından karın tokluğuna zorla çalıştırılan veya ücretlerine el konulan kişiler. Şiddete, hırsızlığa, fuhuşa zorlananlar….
Dünya genelinde 50 milyondan fazla insan tamamen kendi iradeleri dışında çalıştırılıyor (Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Uluslararası Göç Örgütü (IOM) ve Walk Free Foundation verilerine göre):
- 10 milyon çocuk
- Zorunlu çalıştırmada 25 milyon kişi
- Zorunlu evlilikte 15 milyon kişi
- Zorla cinsel istismarda 5 milyon insan
Modern kölelik hangi yollarla uygulanıyor:
- Zorla çalıştırma – zorlama veya zihinsel veya fiziksel tehdit yoluyla modern kölelik.
- Zihinsel veya fiziksel taciz veya istismar tehdidi yoluyla bir ‘işveren’ tarafından sahip olunan veya denetlenme durumunu içeren modern kölelik.
- İnsanlıktan muaf tutulmuş, bir emtia olarak muamele görmüş veya ‘mülkiyet’ olarak alınıp satılanları tanımlayan modern kölelik.
- Fiziksel olarak sınırlandırılmış veya hareket özgürlüğüne kısıtlamalar getirilerek çalıştırılan modern köleler.
Modern Köleliğin En Yaygın Biçimleri
Zorla çalıştırılan emek (Forced labour) : İnsanların bir çeşit cezalandırma tehdidi altında irade dışı yapmak zorunda kaldıkları herhangi bir iş veya hizmet. Çin Sincan Uygur bölgesinde pek çok insanın toplama kamplarında zorla çalıştırıldığı biliniyor. Pekin yönetimi, bu tesislerin “mesleki eğitim merkezleri” olduğunu ve amacının istihdamı artırmak ve yoksulluğu azaltmak olduğunu savunmaktadır.
.
Borç köleliği ya da bağlı emek (Debt bondage or bonded labour): Dünyanın en yaygın modern kölelik şekli, insanların ödeyemeyecekleri oranda borçlandırılması ve borcunu ödemek için çalışmak zorunda kalması durumudur. Bu süreç ek borçlar ve faizlerle sürekli uzar, Hem istihdamı hem de borç koşullarını kontrol eden bir sermaye çevresi ve/veya politikacılar bu modern kölelik sürecinin baş aktörleridir. Borçlandırılmak tabiri insanları zorlamak değil zorunda bırakılmak anlamına gelir. Örneğin barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçları karşılayamayacak kadar az kazanan bir işçi ve/veya beyaz yaka çalışanların olduğu ülkelerde, bu insanların borçlanmak zorunda kalması kaçınılmazdır.
İnsan Ticareti (Human trafficking): Şiddet, tehdit veya baskı uygulayarak, istismar amacıyla insanları bir başka ülkeye kaçak yollarla taşımak, işe almak veya saklamaktır. Bu durumdaki insanlar oturma izni ve çalışma iznine sahip olmadıklarından çok düşük ücretler ve hatta karın tokluğuna çalıştırılabilmektedir.
Soya Dayalı Kölelik (Descent-based slavery): Ataları veya ebeveynleri geçmişte köleleştirilmiş ve bu köle ailelerin çocukları olarak dünyaya gelen, doğuştan köle statüsündeki insanlar. Sahra altı Afrika’sında ve özellikle Mali’de hala süren bu uygulama ile, dedeleri veya daha ileri ataları köle olan topluluklar, köle statüsünde yaşam koşullarına, toplumsal baskı ile mahkum ediliyor. Hindistan, Pakistan, Nepal gibi Asya ülkelerinde kast sistemine dayalı, ebeveynlerden kalan borçlar borç esareti (debt bondage) hala bazı bölgelerde devam ediyor.
Çocuk Köleliği (Child slavery): Çoğu kimse çocuk köleliğini genellikle çocuk işçiler ile karıştırır, ancak çok daha kötüdür. Çocuk işçiliği çocukların oyun çağında çalışmak zorunda bırakılması ile eğitim ve gelişimine engel olunmasına sebep olur. Çocuk köleliğinde, çocuklar, bir yetişkinin kazanımı için sömürülmektedir. Buna, çocuk kaçakçılığı, çocuk askerler, çocuk evliliği ve çocukların ev köleliği dahildir.
Demokratik Kongo Cumhuriyetinde Çocuklar kobalt ve altın madenlerinde ölümcül koşullarda çalıştırılıyor. Gana ve Fildişi Sahilinde Çocuklar kakao tarlalarında zorla çalıştırılıyor. Güney Sudan, Myanmar, Kolombiya, Irak gibi ülkelerde çocuklar devlet zoruyla veya gerilla gruplar ve terör örgütlerinin zorlamasıyla çocuk asker olarak kullanılıyor.
Zorla Erken Evlilik (Forced and early marriage): Çocuk yaştaki kızların aile kararı ve baskı ile, çoğu zaman maddi çıkarlar uğruna evlendirilmeleri. Çoğu çocuk evliliği kölelik olarak görülebilir. Bu evliliklerin bir kısmı kız ve erkek çocukların erken yaşlarda evlendirilmesi geleneğinden kaynaklanıyor. Ancak önemli bir kısmı, çok eşli evliliklerin en alt ezilecek katmanı olarak, ileri yaşta karı ve kocadan oluşan bir aileye dahil ediliyor.