AFRİKANIN SÖMÜRGELEŞMESİ VE EMPERYALİZMİN KANLI YÜZÜ
TARiH

AFRİKANIN SÖMÜRGELEŞMESİ VE EMPERYALİZMİN KANLI YÜZÜ

Yazar :

Afrika ve Sömürgecilik 15 Kasım 1884 – 26 şubat…

25/08/2018
africa colonization, AFRİKANIN SÖMÜRGELEŞMESİ VE EMPERYALİZMİN KANLI YÜZÜ

Afrika ve Sömürgecilik

15 Kasım 1884 – 26 şubat 1885 arasında gerçekleşen Afrika’da sömürgeleşme taksiminin yapıldığı Berlin Konferansı, Kongo Konferansı  veya Batı Afrika Konferansı olarak da isimlendirilir. Yeni Emperyalizm döneminde Afrika’daki Avrupa kolonizasyonu ve ticaretini düzenlemek ve olası paylaşım savaşlarını önlemek üzere Afrika’da sömürge devletlerinin etki alanlarının belirlenmesi amacıyla bu konferansta alınan kararlar belirleyici olmuştur.

 
Berlin Konferansında varılan uzlaşma, ve konferans kararlarının kabulü ile Afrika’nın Avrupa ülkelerince paylaşımının resmileştirilmesi olarak görülebilir. Konferans, Afrika güçlerinin mevcut özerklik ve öz yönetim biçimlerini aynı anda ortadan kaldırırken, Avrupalı ​​güçler tarafından sömürgeci faaliyetlerin arttığı, sömürgelerdeki tarım ve maden kaynaklarında çalıştırılmak üzere, Afrikalıların köleliğe benzer bir statüde zorla çalıştırıldığı, sömürgeciliğe direnen halkların kitlesel katliamlara kurban gittiği, 2.dünya savaşına kadar süren bir dönem başladı. (www.uztarih.com)

Kölelik ve Afrika’nın Sömürgeleştirilmesi

İngiltere 1807 tarihinde aldığı bir kararla tüm imparatorluk toprakları ve sömürgelerinde, köle ticaretini yasakladı. 1933 yılında ise İngiltere’de kölelik resmen kaldırıldı. Devam eden süreçte, diğer Avrupa devletlerinde de kölelik kaldırıldı. ABD yaşanan iç savaş sonrası 1862’de köleliğe son verdi.
 
Tüm bu süreçler, ucuz işgücü ve bir ticaret unsuru olarak köleliğin kaldırılması ile sömürgeci devletleri ekonomik açıdan etkilemiştir. Afrika’nın sömürgeleştirilmesi, yerel kaynaklarının elde edilmesi, kölelik sonrası zayıflayan ekonomileri canlandıracaktı. Berlin konferansında kölelik düzeninin tekrar uygulanmayacağına dair atıflar yapılsa da, Afrika’da özellikle Kongo’da Belçika’nın uyguladığı zorla insan çalıştırma düzeni pek çok bölge de yaygındı.
Avrupalı devletler veya imtiyaz verdikleri özel şirketler, maden ve tarlalarda, taşımacılıkta ve diğer hizmet sektörlerinde çalıştırmak üzere, yerel kabilelerden insan temin etmekteydi. Bir anlamda yerel derebeyi olan kabile şefleri, himayelerindeki insanları belli imtiyazlar ve ödenekler karşılığında köle gibi çalıştırılmak üzere pazarlıyordu.

 

Afrika Sömürgelerinden gelen ürünler

Kauçuk, pamuk, bitkisel yağlar, elmas, altın, kıymetli madenler, kinin ve ilaç yapımında kullanılabilecek pek çok hammadde Afrika’daki koloni noktalarından sağlanıyordu. Sömürgeleşme ile, daha iç bölgelerdeki kaynaklara ulaşmak ve bu kaynakları, kurulan sömürge idarelerinin organizasyonu ile daha ekonomik şartlarda elde etmek ve nakil etmek imkanı doğmuştur.
 

Afrika’da Sömürgecilik ve Misyonerlik

19. yüzyılda, Afrika’nın sömürgeleştirilmesi ile eş zamanlı olarak, Avrupa’da güçlenen bir Hristiyanlık akımı ve misyoner olarak Hristiyanlığı yaymak üzere motive edilen genç din adamları vardı. Afrika’ya yayılan misyonerler gönüllü kaşifler gibi yeni noktaların tespiti ve bilgi akışı için fayda sağladılar. Sömürgeciliğe karşı Avrupa’da yeni filizlenen insan hakları, eşitlik, özgürlük savunucularına karşı, Afrika’nın dinsiz ve karanlık çağda yaşadığı ve Hristiyanlığın öğretilmesi yönünde kamuoyu oluşturarak sömürgeciliği dini yaymakla özdeşleştirdiler.  Misyonerlik sayesinde, sömürgeleştirme artık sadece toprak sahipliğine odaklanmıyordu. (www.uztarih.com)
berlin conference, berlin konferansı, AFRİKANIN SÖMÜRGELEŞMESİ VE EMPERYALİZMİN KANLI YÜZÜ

Berlin Konferansı 

1884 Kasım – 1885 Şubat tarihleri ​​arasında düzenlenen Berlin Konferansı, Afrika’nın Avrupa kolonileşmesiyle ilgili sorunları çözmek için toplandı. Birçok Avrupa ülkesi 15.yüzyıldan itibaren Afrika’nın bazı kesimleriyle ticari ilişkiler kurmuş, çeşitli koloni noktaları oluşturmuşsa da, pek çok yerde yerel yönetimlerin hakimiyeti devam ediyordu . 
Bununla birlikte, Afrika’ya dair, Avrupa’nın ekonomik ve politik ilgisi 1880’lerde önemli ölçüde arttı. Ulusal birliğini geç kuran İtalya ve Almanya devletleri, Afrika’da henüz herhangi bir Avrupa devletinin nüfusuna geçmemiş alanları kontrol etmeye çalışıyordu.
Avrupalı ​​misyonerler, maceraperestler ve servet avcıları Afrika’nın daha önce ayak basılmamış daha iç noktalarına ilerlemeye, keşfedilen madenler, önemli tarım havzaları için mücadele ve anlaşmazlıklar başlamıştı.
 
Afrika’da henüz ulus devletlerin kurulmamış olması, birbirinden kopuk kabile ve derebeylikler şeklinde hüküm süren ve son derece ilkel silahlara sahip yerel unsurlar, Avrupalı sömürgeci devletlerin yavaş yavaş Afrika’yı işgaline karşı çaresizdi.
 
Berlin Konferansı Katılımcı Ülkeler:
12 ülke katıldı. Yani Avusturya, Macaristan, Belçika, Danimarka, Fransa, İngiltere, İtalya, Hollanda, Portekiz, İspanya, İsveç ve Norveç, ABD ve Almanya.
berlin konferansı, AFRİKANIN SÖMÜRGELEŞMESİ VE EMPERYALİZMİN KANLI YÜZÜ

Berlin Konferansında Afrika’nın Avrupa Ülkelerine Taksimi ve Sınırların Belirlenmesi

Berlin konferansında Avrupa devletleri Afrika’da sömürgeleşme faaliyetlerini planladılar. Afrika’da yaşayan yerel unsurlar, topluluklar, kültürel ve dilsel sınırlar göz ardı edilerek, harita üzerinde, masa başında geometrik sınırlar çizilerek, Afrika 50 ayrı ülkeye ayrıldı. 7 ayrı Avrupa ülkesinin hakimiyet bölgeleri, “etki alanları” tanımıyla belirlendi ve harita üzerinde renklendirildi.
 
Kongo Nehri ve Nijer Nehirleri, Afrika’nın iç bölgeleri ve Atlantik okyanusu arasında nehir taşımacılığı açısından önemli bir ulaşım koridoru olarak bağımsız bölge ilan edildi. Bu nehirlerde ulaşım ve taşımacılık tarafsız ve ticarete açık olacaktı. (www.uztarih.com)
 

Berlin Konferansın’da Afrika’nın Temsili

Konferansın amacı, Avrupa devletlerinin aralarında bir çatışma ve ihtilafa sebep olmayacak şekilde Afrika topraklarını harita üzerinde, masa başında paylaşmaktı. Avrupa devletlerinin sömürge amacı, Afrika’nın ekonomik kaynaklarını kendi ekonomilerine kazandırmaktı dolayısıyla, yaşanacak ihtilaf ve savaş ekonomisi hem sömürge kaynaklarından elde edilecek karı baltalayacak hem de ticaret yolları savaş döneminde ticari gemilerin ulaşımına kapanacaktı.
 
Konferansta herhangi bir Afrikalı temsilci olmadan, sömürgeci güçler kendi egemenlik bölgelerini Afrika kıtasına dayattı. Konferanstan önce, sadece Afrika’nın kıyı bölgeleri Avrupa kontrolü altındaydı; Konferans, kıtanın iç kısımlarında kontrolü ele geçirmek için Avrupayı başlattı. Sömürgeci güçler arasında yapılan toprak düzenlemeleri ve kıtanın bölünmesi, etnik ve dilsel sınırlara bakmaksızın, Berlin Konferansı’nın kalıcı bir sonucudur.
berlin konferansı, AFRİKANIN SÖMÜRGELEŞMESİ VE EMPERYALİZMİN KANLI YÜZÜ

 

Berlin Konferansında Alınan Kararlar

  • Avrupa kamuoyunun kabulünü sağlamaya yönelik konferansın ilk kararı, Afrika’da köle ticaretinin sonlandırılacağı ve kıtaya medeniyet götürüleceği idi.
  • Kongo Özgür Devleti Kongo Cemiyeti’nin özel mülkiyeti olarak teyit edildi. Belçika Kralı Leopold ülkeyi tüm Avrupa yatırımlarına açık tutma sözü karşılığında bu imtiyazı aldı.
  • (Böylece, iki milyon km2 alanı kaplayan ülke, Léopold II’nin mülkiyeti haline getirildi, kısa süre sonra Kongo Belçika kolonisine dönüştürüldü.)
  • 14 imzacı devlet için, Kongo Havzası ve Niassa Gölü boyunca devam eden alan ve bunun 5° güneyindeki bölge serbest ticaret bölgesi olacaktır.
  • Nijer Nehri ve Kongo Nehri, gemi trafiğine açık kalacak ve serbest  ticaret bölgesi sayılacak.
  • Afrika kıyılarında yeni bir bölge için koloni kurma, imtiyaz alanı oluşturma gibi bir harekete girişmeden önce, bu konferansa katılan ülkeler arasında bir uzlaşma sağlanması gerekecektir.
  • Her devletin, Afrika’da hangi bölgede imtiyaz alanı ve yasal haklara sahip olduğu belirlenmiştir.

Berlin konferansının Sonuçları

Berlin Konferansı, Afrika’nın Avrupa kolonileşmesini başlatmadı, ancak süreci meşrulaştırdı ve resmileştirdi. Ayrıca, Afrika’da yeni bir ilgi uyandırdı. Konferansın kapanmasının ardından, Avrupalı ​​güçler Afrika’daki toprak iddialarını arttırdı, öyle ki Avrupa devletleri 1900’lerin başında Afrika topraklarının yaklaşık % 90’ını işgal etmiş durumdaydı.

 

Kongo Havzası ve Belçika

Kongo Havzası’nın bir kısmı, Belçika Kralı II. Leopold için kişisel bir krallık (özel mülkiyet) haline geldi. Kongo 200’den fazla etnik grubun yaşadığı geniş bir coğrafya idi.
 
Belçika, Kongo topraklarında bulunan ve çok karlı bir ürün olan “kauçuk” ticareti için, kauçuk yetiştirilen bölgelerdeki kabile halklarının bir kısmını köle olarak çalıştırmak ve bir kısmını katletmek suretiyle bölgede insanlık suçları işlemeye başladı. Belçikal’nın Kongo’da uyguladığı katı yönetim ve kontrolsüz şiddet sonucunda, Bantu ve Pigme gibi yerel halklar isyan etti. Belçika, kauçuk hasadı veya ulaşımına tehdit unsuru olarak gördüğü bölgelerdeki kabileleri sistematik olarak katletti, amacı, kauçuk hasadı ve ticaretinin devamı için, insansız, güvenli bölgeler oluşturmaktı.
 
Belçika hükümeti ve Belçika’lı tarihçilerin savunması, Kral Leopold’un katı yönetimi ve kauçuk imtiyazı olan özel şirketlerin uyguladığı şiddet kısmen kabul edilmekle birlikte, milyonlarca insanın ölüm sebebinin , çeşitli salgın hastalıklar olduğu şeklindedir. 
 
Özellikle Afrika uykusu hastalığıçiçek hastalığıdomuz gribi ve amoebik dizanteri gibi pandemiler hastalıklar sonucu farklı dönemlerde kitlesel ölümler yaşandığı iddia edilmektedir.
 
1880 – 1952 arası süren Afrika’nın sömürgeleşme dönemi boyunca, Kongo’daki can kaybı resmi rakamlarla 6 milyon, gayri resmi tahminlerle ise 10-15 milyon arasında gerçekleşti.
 
Bu likten KÖLELİK – MODERN KÖLELİK adlı makalemize göz atabilirsiniz. Videolarımız için Uztarih youtube kanalımıza göz atmanızı tavsiye ederiz.
 
(www.uztarih.com)
 

Yorum, Öneri ve Görüşleriniz için Sosyal Medya Kanallarımızı Ziyaret Edin

Sosyal Medya Hesaplarımız

DİĞER İÇERİKLER