En Eski Müzik Aletleri
Müziğin kökenini tespit etmek, ilk nasıl veya nerede başladığını söylemek, bu mümkün mü? En ilkel topluluklardan beri var olduğuna inanılan, ritüellerin, eğlencenin, dramın, duyguların ifade edildiği evrensel bir dil müzik.
Müzik insan için hep vardı, kuşların cıvıltısını duyuyordu, yağmurun sesini ve rüzgar estikçe hışırtıyla ritim tutan ağaç yapraklarını. İnsanoğlu hep duyuyordu ancak eşlik etmesi zaman aldı. Ve bir müzik aleti yapmak için ihtiyaç duyduğu beceri, fikir veya tesadüf. Her şeyin bir zamanı vardı ve o anın gelmesi yüzyıllar sürdü.
Başlangıçta müzik basit hırıltılardan ibaretti, insanlar solo veya koro halinde, zamanla benimseyip ezberledikleri ezgileri sadece kendi sesleri ile ifade ediyorlardı.
Müzik Nasıl Başladı
İlk melodilerin, ağıt, çığlık veya ağlama nöbetlerinin zamanla belirli ritim ve
ritüellerle standart ezgilere dönüşmesi ile oluşmaya başlaması muhtemeldir. İnsanlar müziğe, en basit haliyle eşlik etmek için el çırpabilir, çeşitli nesnelere vurarak ritim tutabilir ki yüksek ihtimalle ilk müzik enstrümanları vurmalı çalgılardı.
Sonrasında ise üflemeli çalgıların atası flüt ve yaylı çalgıların atası arp sahneye
çıktı. Vurmalı çalgılara dair elimizde bir tarih veya veri yok. Ancak bugüne dek bulunmuş en eski üflemeli çalgı ile, en eski yaylı enstrüman arasında 40-50 bin yıl olduğunu düşünürsek, müzik aletlerinin evrimi çok uzun bir yolculuk.
Müziğin, daha sonra müzik aleti olarak kullanılacak enstrümanların en ilkel hallerinin, avcı-toplayıcı topluluklarda, öncelikle bir iletişim aracı olarak gelişmiş olması olasıdır. Kabuklar, boynuz ve kemik gibi malzemelerle yapılan davullar ve boruların, ilkel topluluklar tarafından, uzak mesafeler arasında bir uyarı ve iletişim kurmak için kullanıldığı bilinmektedir.
Neandertal ve Sapiens gruplarının bu iletişim aletlerinden çıkan seslerden etkilenmiş, bu sesleri çeşitlendirmiş ve zamanla bu şekilde ilk müzik aletlerini geliştirmiş olması en muhtemel senaryolardan biridir.
Divje Babe ve Neandertal flütü
Günümüz Kuzeybatı Slovenya’sında Idrijca Nehri’ne bakan, Vahşi Bebekler anlamına gelen Divje Babe adlı erken Taş Çağı’nın en önemli arkeolojik alanlarından biri kabul edilen karstik mağarada 60’tan fazla farklı hayvan türüne ait kemikler, taş ve kemikten yapılmış basit aletler ve buzul çağından kalma ateş çukurlarının kalıntıları bulundu.
Divje Babe mağarasındaki buluntular bu mağarayı ilk yerleşkeye çevirenlerin
Neandertaller olduğunu gösteriyordu. Ancak Divje Babe’yi benzer pek çok tarihöncesi yerleşkeden ayıran, bu yeri özel yapan, bilinen en eski müzik aleti olarak kayıtlara geçen Neandertal flütüdür.
Vadi tabanından ,200 metre yükseklikte yer alan mağara, yaklaşık 45 metre
uzunluğunda ve 15 metre genişliğindeydi. Konumu onu güvenli, boyutları ise yaşanabilir bir yerleşim alanı yapıyordu.
Alt Paleolitik çağda, Divje Babe vahşi hayvanlar ve muhtemelen ayı iniydi, ancak son 100.000 yıl boyunca önce Neandertaller ve daha sonra sapiens yani modern insanlar tarafından kullanıldı.
En Eski Müzik Aleti Kaç Yaşında?
Divje Babe’de bulunan flütün yaşı başlangıçta, hemen yanındaki ateş çukurunun yaşıyla eşleştirildi. Ateş çukurundaki kömürün AMS radyokarbon yaşı temelinde yapılan hesap M.Ö. 41.000’i gösteriyordu.
Ancak daha sonra, daha güçlü elektron spin rezonansı (ESR) tarihleme yöntemi kullanıldığında, flüt M.Ö. 58.000 ile M.Ö. 48.000 arasına tarihlendi. Genel kabul Neandertal flütün en az 50.000 yaşında olduğudur.
En Eski Müzik Aleti Ne Zaman Bulundu?
1995 yılında Divje Babe mağarasında bulunan bu flüt, bir ayının uyluk kemiğinden yapılmıştı. Flüt üzerindeki deliklerin aletler maharetiyle açıldığı deneysel çalışmalarla örneklendi. Bu flüt, günümüzden muhtemelen 50.000 yıl önce Neandertal’lerin bir müzik aleti yapabildiğini gösteriyor ki bu Neandertal’lerin insanlar gibi sanat icra etme duygu ve eğiliminde, sofistike canlılar olduğunun bir delili.
Flüt Kim Tarafından Yapıldı?
Bazı bilim adamları flütün genç bir ayı kemiğinden yapıldığından yola çıkarak, deliklerin vahşi bir hayvanın ısırması sonucu, sertleşmemiş genç ayı
kemiklerinin delik açılarak kırılması sebebiyle oluşmuş olma ihtimali ve dolayısıyla bunun Neandertaller tarafından yapılmadığı, yani el yapımı olmadığını iddia etmektedir.
Ancak flütün kırılmış her iki ucunda üçüncü ve dördüncü delik olması muhtemel kısımlar mevcut. Özellikle üçüncü deliğin şekli çok belirgindi.
Arkeologlar, Divje Babe mağarasında bulunan aletlerin replikalarını kullanarak gerçekleştirdikleri pratik deneylerle, Neandertal’lerin flütteki delikleri nasıl açtığını ortaya koydular. Yapılan detaylı analizler ve deneyler, bu deliklerin hayvan ısırıkları ya da tesadüfi etkilerle oluşmasının mümkün olmadığını net bir şekilde kanıtladı.
En Eski Müzik Aleti Flüt Hayata Dönüyor
Slovenya Ulusal Müzesi krötörünün girişimiyle flütten çıkacak sesleri duymak için kilden bir replikası yapıldı ve Sloven sanatçı Ljuben Dimkaroski tarafından bu replika flütle, Beethoven, Verdi, Ravel, Dvorak gibi bestecilerin eserleri çalındı. Şu an geri planda Albinoni’nin Adagio’sunun bu replika ile çalınmış versiyonunu dinlemektesiniz.
11cm’lik bu 50.000 yaşındaki replika flüt diyatonik ölçülerden tam ve yarım tonları verebiliyor. Divje Babe Neandertal flütü Ljubljana şehrinde, Slovenya Ulusal Müzesi’nde tarih öncesi sanat koleksiyonu kategorisinde sergilenmektedir.
Hohle Fels Flütü En Eski Sapiens Enstrümanı
Almanya’nın Ulm kentinin 20 km batısındaki Ach Vadisi’ndeki Hohle Fels Mağarası’nda bazal Aurignacian (aurignasyan) birikintilerinde 2008 yılında bulunan Hohle Fels Flütü, bilinen en eski, modern insan yani homo sapiens imalatı müzik aletidir.
Hohle Fels “sığ kaya” anlamına gelir, Almanya’nın Svabya Alpleri’nde, Üst Paleolitik Çağ’a tarihlenen önemli arkeolojik buluntuların tespit edildiği mağaralardan biridir.
Yapılan radyokarbon testleri, kalibrasyonlar ve yapılan bağımsız testler, Hohle Fels’te bulunan flütlerin 35.000 takvim yılı öncesine dayandığını göstermektedir.
Kısaca M.Ö. 33.000 yılında modern insanın ataları, Neandertallerden yaklaşık 15.000 yıl sonra, daha farklı bir teknik ve malzeme ile ilk müzik aletini yaptı.
Hohle Fels Flütünün Yapısı
Flüt bir kızıl akbabanın (Gyps fulvus) kanat kemiğinden oyularak yapılmıştı. Bu türün kanat açıklığı 230 ila 265 cm arasındadır. Kemik içindeki ilik boşluğu ve üzerine daha kolay delik açılmasını sağlayan orta sertlikteki yapısı ilkel tekniklerle de olsa flüt yapımını mümkün kılıyordu.
Flüt 12 parça halinde bulunmuştur. Parçalar, yaklaşık 10cm’e 20 cm’lik yatay bir alana 3 cm’lik dikey bir mesafeye dağılmıştı. Bu flüt, şimdiye kadar Swabia mağaralarından kurtarılan tüm müzik aletleri arasında en az deformasyona uğramış olanıdır.
Hohle Fels’ten elde edilen kemik flütün korunmuş kısmı 21.8 cm uzunluğa ve yaklaşık 8 mm çapa sahiptir. Flüt üzerinde beş parmak deliği bulunmaktadır. Flütün üfleme ucuna proksimal uç oluşturmak için iki derin, V şeklinde çentik açılmıştır. Hohle Fels’te tanısal insan kemiği bulunamadı, ancak modern insanların, Tuna Koridoru’na doğru bir göçün ardından bu bölgelerde yaşadığı kabul edilmektedir. Hohle Fels Flütü, Almanya’nın Blaubeuren şehrinde Blaubeuren Tarih Öncesi Müzesi’nde sergilenmektedir.
Tarih Öncesi Toplumlarda Sanat ve Kültür
Müzik, iletişim, sosyal uyum ve duyguların ifadesi gibi birden fazla amaca hizmet ederek tarih öncesi insan topluluklarında önemli bir yere sahipti. Onbinlerce yıl sonra Mezopotamya toplumlarından kalma yazılı tabletlerde flüt ve benzeri nefesli enstrümanların, insan nefesinin bir tınıya dönüşmesine aracılık ederek, ruhun harmonisi ile adeta mistik bir müzik aleti olarak tanımlandığı biliyoruz.
Belki Paleotik çağ insanları da benzer hislerle, nefesli çalgıları ruhlarından bir
parça üflemek gibi görmüştü. Onbinlerce yıl önce henüz ilkel insan toplulukları, taştan basit ezici ve delici aletler dışında bir şey yapamazken, sanatsal aktiviteler el becerileri ve alet üretmek için gerekli zanaatkarlığın gelişmesini sağladı. Ve onları bir sonraki adıma taşıyan belki de sanatın itici gücü oldu.
Önce mağara duvarlarını taşlarla çizerek, sonra kök boyalarla boyayarak duvar
resimleri yaptılar. Bakınca bir göz zevki, bir beğeni, bir değer ifade etmiş ki takılar yaptılar ve sonraki adım kültürün oluşumundaki bir diğer temel adım müzikti. Müziğin insan kültüründe sosyal yaşamın temel bir unsuru olduğunu, bugün dünyanın en popüler ve evrensel sanat formu haline gelmiş olmasıyla açıkça görebiliriz.
Neandertal flütü, Hohle Fels flütü ve benzeri üflemeli müzik aletlerlinin bulunduğu tarih öncesi yerleşkeler de bulunan diğer alet ve edavatlar kendi dönemlerinin en nadir eserleriydi.
Örneğin Hohle Fels mağarasında bulunan ve Hohle Fels Venüsü olarak adlandırılan Mamut fildişinden yapılmış heykel, türünün en eski örneğidir ve Paleolitik çağın o dönemi için inanılası zor motifler içerir.
Belki müzik ve sanat bir katalizördü ve kültürel etkisi o toplulukların her açıdan gelişmesini sağladı. Belki de teknik bilgisi artan, barınma, yemek gibi temel ihtiyaçlarını karşılayan topluluklar sonraki adıma yani sanat icrasına daha erken yöneldiler. Madalyonun hangi yüzünden baksanız da, tüm bu veriler müzikle tanışan avcı toplayıcı grupların diğer topluluklardan daha gelişmiş olduğunun bir göstergesiydi.
Yazan: Aykut Alan
Kaynaklar:
- Uztarih – Erken Müzik Tarihi:https://www.uztarih.com/2018/07/erken-muzik-tarihi-ve-tarihin-en-eski.html
- https://www.nms.si/en/collections/highlights/343-Neanderthal-flute
- https://www.divje-babe.si/en/the-neanderthal-flute/
- https://www.nationalgeographic.com/science/article/150331-neanderthals-music-oldest-instrument-bones-flutes-archaeology-science
- https://phys.org/news/2009-06-prehistoric-flute-germany-oldest.html
- https://www.researchgate.net/figure/Hohle-Fels-Cave-stratigraphy-Magdalenian-geological-horizons-After-Conard-and-Malina_fig2_325108569
- https://uni-tuebingen.de/en/faculties/faculty-of-science/departments/geosciences/work-groups/prehistory-and-archaeological-sciences/ina/early-prehistory-quaternary-ecology/research/excavations/germany/hohle-fels/