İnsanlık Tarihi Boyunca Yaşanan Salgın Hastalıklar
Fosil
bulgular, gösteriyor ki salgın hastalıklar onbinlerce yıldır insan
topluluklarına nüfus etmiş. Avcı toplayıcı topluluklardan beri çok sayıda
topluluğu etkileyen hastalıklara dair izler var. Ancak salgın hastalıklar asıl
etkisini, tarım devrimi ve yerleşik hayata geçiş sürecinin devamında ortaya
çıkan ilk kent devletleri, büyüdükçe, hane sayıları ve topluluk nüfusu arttıkça
kendini gösterdi.
Yazılı
kaynaklarda geçen ilk salgın hastalık, günümüzden yaklaşık 2500 yıl öncesini işaret
ediyor.
Epidemi Ne Demek? Epidemi kelimesinin kökeni
nedir:
Belirli bir coğrafi alanda bir hastalığın yayılması “epidemi” olarak
isimlendiriliyor. Epidemi kelimesinin kökeni Yunanca; demos (halk) ve epi
(yayılan) kelimelerinin birleşiminden gelir. Buna göre "halk arasında (yayılan) şey olarak ifade edilen durumun bir
salgın hastalık olarak isimlendirilmesi Fransızcaya “epidemie” olarak son
halini almıştır.
Pandemi Ne Demek? Pandemi kelimesinin kökeni
nedir:
"Dünya çapında yayılan hastalıklar, Dünya sağlık örgütü (DTÖ) tarafından
pandemi olarak tanımlanıyor. Pandeminin Kelime Anlamı Nedir?: Yunanca kökenli,
pan (hepsi) demos (halk) kelimelerinin birleşiminden oluşan pandemi, tüm
insanlığı etkileyecek salgınları ifade ediyor.
Dünya Tarihinde
Yaşanan Pandemi Vakaları
Pandemi Tarihçe - Kronolojik Salgın Hastalıklar
Tarihe geçen büyük salgınların önemli bir
kısmı vebadır veya tetkik yetersizlikleri sebebiyle, eldeki sınırlı kanıtlar ve
benzerlikler baz alınarak veba olarak
tahmin edilmiş ve sınıflandırılmıştır. Veba genellikle enfekte olduktan 3-7 gün
sonra ortaya çıkan, grip benzeri semptomlara sahip bir hastalıktır.
Veba
Nedir:
Yersinia pestis adındaki bakteri tarafından oluşturulan enfeksiyon. Bakteri
vücuda girdikten sonra 2 ila 8 gün içinde semptomlar oluşur. 'Hıyarcıklı veba' ('bubonik veba') görülen
tüm vakaların %75’ini oluşturmuştur, veba hastalığının en yaygın biçimidir.
Vebanın
Semptomları Nelerdir:
İlk semptomlar titreme, vücut ağrıları, ateş ve daha sonra kusma, ishal,
dehidrasyon, solunum yetmezliği (bazı durumlarda) ve ölüme ilerleyen genel
halsizliktir.
Veba Türleri:
- Bubonic: Hastalık
taşıyıcısı bir pire ısırmasından kaynaklanır. Bu veba lenf
düğümlerine saldırır, onları iltihaplandırır.
- Septikemik: Enfekte bir pire
veya enfekte bir hayvanla temastan kaynaklanır. Kan dolaşımına girip
çoğaltarak saldırır.
- Pnömonik: enfekte bir
hayvanla temastan kaynaklanır ve öksürme yoluyla kişiden kişiye
yayılır. Akciğerlere saldırır, hızla çoğalır, bu da sonunda
akciğerleri kapatan ve kişiyi solunum yetmezliğinden ölüme terk eden bir
immüno yanıtı tetikler. En yaygın veba türüdür.
- Gastrointestinal: Şarbon enfekte olmuş bir hayvan etinin yenilmesi sonucu, oluşur. Semptomları diğer veba türleri ile aynıdır.
M.Ö. 430 Peloponnesian savaş Vebası:
Kaydedilen
tarihteki ilk pandemi, Atinalı tarihçi ve komutan Thucydides tarafından
tanımlanmıştır. M. Ö. 430'da, Atina ve Sparta arasındaki Peloponnesian Savaşı
sırasında, Thucydides, 30.000’den fazla
Atinalının ölümüne sebep olan bir veba (tifüs veya Hıyarcıklı veba
olduğu düşünülen) salgınından bahseder. Bu salgında ölenler Atina nüfusunun 3/1
ila 3/2’si arasında bir orana işaret etmesi açısından Atina tarihinde yer
etmiştir.
M. S. 165 Antonin Vebası (Antonine Plague)
MS
165'te, Ünlü Yunan tıp adamı Galen, Roma başkentinde imparator adına görev
yaptığı dönemde, Mezopotamya'dan dönen askerler tarafından Roma'ya getirildiği
düşünülen ve çiçek hastalığına benzer
semptomlar gösteren bir pandemi tanımladı. Bu salgın hastalık o dönemin en
büyük kentlerinden biri olan Roma'da, en şiddetli dönemlerinde günde yaklaşık
5000 kişiyi öldürüyordu.
Hastalık,
Akdeniz havzasındaki tüm şehirlere yayıldı, İtalya, İspanya, Ege havzasındaki
tüm antik kentler, Mısır başta olmak üzere Kuzey Afrika’daki antik kentlere
yayıldı. Fransa ve hatta İngiltere’de yer alan Roma şehirleri dahil salgından etkilendi.
Roma
tarihçilerinden kalan dönemsel yazıtlar, hastalığın inişli çıkışlı evreler ile
yaklaşık 15 yıl sürdüğünü ve tahminen 5
milyon Romalı’nın salgın hastalıklar sebebiyle bu süreçte öldüğünü gösteriyor.
Hastalık, sürecinde 2 Roma imparatoru bu hastalık sebebiyle öldü. Hastalık,
ölen imparatorlardan biri olan Marcus
Aurelius Antoninus'un adı ile anılmıştır.
M. S. 250 A.D. Kıbrıs Vebası (Cyprian Plague)
Kartaca
piskoposu olan Saint Cyprian'ın adını taşıyan veba, Muhtemelen Etiyopya'da
başlayarak, Kuzey Afrika'dan Roma'ya, sonra Mısır'a ulaştı.
Sonraki
üç yüzyıl boyunca bölgesel salgınlar halinde tekrarlayan salgınlar oldu. Salgın
M.S. 444'te Britanya'yı vurdu.
Piskopos,
hastalığı "De mortalitate" adlı korkunç, ama tamamen spesifik, yazılı
bir kayıtta tarif etti. Buna göre salgın belirtileri; ishal, kusma, boğaz
ülseri, ateş, kangrenli eller ve ayaklar şeklindeydi. Philip Schaff tarafından
1885'te Latince'den çevrilmiş olan kayıt, psikopos
salgını dünyanın sonu olarak nitelendiriyordu.
541-542 Justinian Vebası: (Justinian Plague)
MS
541-542 yıllarında Bizans İmparatorluğunun başkentinde yaşanan büyük bir salgın
hastalık, o dönem hüküm süren İmparator I. Justinianus'un adıyla Justinian
Vebası olarak adlandırıldı. Konstantinopolis'te günde yaklaşık 10.000 kişinin
öldüğünden bahsediliyor. Salgının sonunda, şehir nüfusunun yarısı öldü.
Tarihçiler, bu salgında ölenlerin Doğu Akdeniz'deki insan nüfusunun dörtte
birine denk geldiğini söyler.
Justinian
vebasının, hastalığın en etkili olduğu Konstantinapolis şehrine Mısır’dan gelen
ticaret gemileri aracılığıyla başladığı düşünülmekteydi. Justinian pandemisine dahil olan veba bakterisi
( Yersinia pestis ) Orta Asya'nın Tian Shan
dağlarında bulunan ve MS 200 civarında öldüğü saptanan bir Hun bireyin
DNA’sında bulundu. Bu Tian Shan suşu, vebanın Justinian formundan daha
"bazal" dır, yani vebanın genetik "soy ağacında" daha da
geriye gider. Dolayısıyla Justinian vebasının Bizans’a Çin ile kurulan İpek
yolu ağı vasıtası veya Bizans’ın kuzey ve doğu uç şehirlerine düzenlenen akıncı
saldırıları ile ulaşmış olduğu düşünülmektedir.
1200 Çin Kıtlık ve Hastalıklar
MS
1200'te, Çin nüfusunun 120 milyondan fazla olduğu ancak 1400’lü yıllarda Çin
nüfusunun yaklaşık 65 milyona düştüğünü gösteren bulgular mevcut. Yaklaşık 200
yıl içinde Çin coğrafyasında nüfusun artması beklenşirken neredeyse yarı yarıya
düşmüş olması, yine yazılı kaynaklarda bahsedilen, yıllar süren kıtlıklara ve
beraberinde yaşanmış salgın hastalıklara bağlanıyor. 800 yıl sonra bir saptama
yapmak zor, ancak kıtlık beraberinde
yaşanan hastalığın veba olması yüksek ihtimal.
1340 Veba Salgını - Kara Ölüm:
541-542
yıllarında yaşanan Justinian Vebasından sonra, veba tarih sahnesine küçük,
bölgesel salgınlarla çıkıyor ancak 1347-1351 yılları arasında yaşanan veba
salgını, Asya ve Avrupa kıtasında 75 milyon insanın ölümüne sebep olmuştur.
Kara
ölüm olarak adlandırılan veba, karadeniz kıyılarındaki tüm koloniler, Anadolu,
Suriye ve Mısırda da görülmesine rağmen en etkili olduğu yer Avrupa kıtası
olmuş, tahminen Avrupa nüfusunun yarısı hayatını kaybetmiştir.
Kara
ölüm olarak adlandırılan hastalığa adını veren, en yaygın görülen şekliyle hıyarcıklı,
pnömonik olarak adlandırılmıştır. Hıyarcıklı veba olan insanların cildinde,
siyaha dönüşen kabarcıklar oluşur, bunun sebebi kişi henüz hayatta iken cildin
çürümeye başlamasıdır.
1492: The Columbian Exchange Amerika
Yerlileri Suçiçeği Hastalığı
Suçiçeği,
ortaçağ boyunca Avrupa nüfusunun 3/1’ini etkilemiş bir hastalıktır ancak eski
dünya halkı zamanla bu hastalığa bağışıklık geliştirdi. Hernan Cortez
Meksika'ya indiğinde, çiçek hastalığı tahmini 15 milyon Azteklinin ölümüne
sebep oldu.
İspanyolların
Karayipler'e gelişini takiben çiçek hastalığı, kızamık ve bubonik veba gibi
hastalıklar Avrupalılar tarafından yerli halklara aktarıldı.
Christopher
Columbus Hispaniola adasına vardığında, bölgenin yerel halkı Taino nüfusu
60.000 civarındaydı. 1548'de ada nüfusu 500 kişiden azdı. Buna benzer pek çok
rakam, çatışmaya maruz kalmadan hastalıklar sonucu korkunç bir nüfus kıyımını
gösteriyor.
1520'de Aztek İmparatorluğu, İspanyollara Otumba
savaşında mağlup olmuştu ancak Afrikalı kölelerin getirdiği çiçek hastalığı Aztek
ordusunu kıran asıl güç olmuştu. Savaş döneminde ve devam eden yıllarda Amerika
kıtasında yaşayan yerli halk nüfusunun %90’ı Avrupalılardan bulaşan çeşitli hastalıklar
sebebi ile öldü, Amerikan yerlilerinin, bu hastalıklara karşı bağışıklık
sistemleri tamamen savunmasızdı. Amerika kıtasının kolonize edilmesi bu sebeple
çok kolay olmuştur.
2019'daki
araştırmalar, 16. ve 17. yüzyıllarda yaklaşık 56 milyon Yerli Amerikalı'nın,
büyük ölçüde Avrupa ve Afrika menşeli hastalıklar nedeniyle ölümlerinin, daha
önce milyonlarca insanı doyurmak amacıyla yüzlerce yıldır ekilen işlenmiş tarım
topraklarının, yeniden yabanıl bitkilere bürünmesi, bitki örtüsü büyümesinin
atmosferden daha fazla CO2 çekmesi ve kıtayı etkileyecek bir soğuma olayına
neden olması nedeniyle Dünya'nın iklimini değiştirmiş olabileceği sonucuna
vardı.
Frengi – Sifilis 1500 - 1520
1500 -
1520 yılları arasında, yaklaşık 10 milyon Avrupalı, bugün var olandan daha
öldürücü bir sifiliz yani frengi hastalığı sebebiyle öldü.
1700’ler Grip Salgınları:
1729-1730,
1732-1733, 1781-1782 yıllarında Avrupa başta olmak üzere dünyanın çeşitli
noktalarında çeşitli büyüklüklerde İnfluenza pandemileri yaşandı.
1793, Sarı humma (Yellow fever)
ABD/Philadelphia
şehrinde yaşanan salgın sebebiyle şehir nüfusunun %15'ini öldürdü.
1830: 1781'de Çin’de başlayan grip salgını,
Asya'dan Rusya'ya yayıldı, yaşlılar arasında yüksek mortaliteye neden olan bu
salgında yaşanan ölüm oranları net değil.
1817 ve Sonrası Kolera Pandemileri (cholera
plagues);
19.
yüzyılda, Kolera, bir dizi salgın hastalıkta, modern şehirlerin oluşmaya
başladığı bu dönemde, dünyanın ilk gerçek küresel hastalığı oldu.
Önemli Kolera
salgınlarını listeleyecek olursak:
İlk
Kolera salgını: 1817-1823, Rusya’da 1 milyon kişi öldü
İkinci
Kolera salgını: 1829-1851,
Üçüncü
Kolera salgını: 1852-1859,
Dördüncü
Kolera salgını: 1863-1879,
Beşinci
Kolera salgını: 1881-1896,
Altıncı
Kolera salgını: 1899-1923:
Yedinci
Kolera salgını: 1961 - 1970
Sekizinci
Kolera salgını: 1991'den günümüze kadar dönemlendirilebilir.
1947'de
Mısır'da enfekte olan 30.000 kişiden 20.500'ü öldü.
1918-1920 İspanyol Gribi (Spanish
flu)
I.Dünya
Savaşı'nın son aylarında, ABD/Kansas’ta bir askeri kampta ölümcül bir grip
virüsü tespit edildi. 6 ay içinde, grip dünya çapında bir pandemi haline
gelmişti. 1.dünya savaşında 6,6 milyon sivil ve 10 milyon asker ölmüştü, 4 yıl
süren savaşın hemen ardından başlayan İspanyol gribi o dönem dünya nüfusunun
yarısına, takriben 1 milyar kişiye bulaştı.
25 milyondan fazla kurban, salgının ilk altı ayında öldü. Ölü sayısı net
olmamakla birlikte 50 ila 100 milyon arasında olduğu sanılmaktadır.
Pandemiye neden olan influenza suşları, virüs yüzeyinde yer
alan hemaglutinin (H) ve nöraminidaz (N) glikoproteinlerinin antijenik
yapılarına bakılarak alt tiplere ayrılmaktadır.
1889'dan
önce İnsanlarda görülen grip virüsü H1 antijenine sahipti. Ancak 1889'da,
Rusya'da yeni bir H2 gribi türü ortaya çıktı ve dünyaya yayıldı. H2 yaklaşık 1
milyon insanı öldürdü ancak yaklaşık 30 yıl süreyle, ilk kez grip hastalığına
yakalanan insanların h2 antijenine karşı ankor geliştirmesine yani
bağışıklığını buna göre oluşturmasına sebep oldu.
1918 de
başlayan İspanyol gribi antijenleri H1N1 idi, yani, 1889’da doğanlar H1 ‘e
karşı bağışıklığa sahipti, yani 40 yaş üstü nüfusta İspanyol gribi etkili
olmadı. Diğer yandan yaklaşık 1900 yılından beri ciddi bir grip salgını
görülmemişti ve ilk kez grip mikrobu ile tanışan 0-20 yaş arasındaki insanların
metobolizması H1 antijeni için güçlü antikor oluşturdu, yani 0-29 yaş
arasındaki insanlarda bu gripten ciddi anlamda etkilenmedi.
Ne
yazık ki İspanyol Gribi yani H1N1’in kurbanları 20-40 yaş aralığındaki, daha
önce H2 virüsü ile tanıştığı için bu yeni virüse karşı bağışıklık
geliştiremeyen kitle oldu. Toplumda en güçlü ve sağlıklı yaş aralığında olduğu
düşünülen kitle, kaybın büyük bir bölümünü oluşturdu.
Salgın sürecinde tedavi imkanları ve ilaç
yoksunluğu çeşitli ölçülerde karantina ve izalasyon tedbirlerinin alınmasına
sebep oldu. Özellikle şehirlerde insanlara maske takmaları emredildi, okullar, fabrikalar,
dükkanlar ve eğlence yerleri kapatıldı, insanların birbirlerine yaklaşmamaları,
mecbur kalmadıkça evlerinden çıkmamaları istendi ancak tedbirler sadece
önleyiciydi. Salgının bitiş sebebi, 2 sene süre zarfında virüsün mutasyon
geçirmesi olarak gösteriliyor.
İspanyol Gribi denmesinin Sebebi Nedir:
“Spanish Flu” veya “Spanish Lady” ıolarak adlandırılan vürüs, Osmanlı’da’da
İspanyol nezlesi olarak adlandırılıyordu.
Aslında virüs İspanya’da başlamadı ancak
1.dünya savaşı sebebiyle tüm Avrupa ve ABD medyasında, salgın hastalıklarla
ilgili haber yapmak, halkın moral motivasyonunu düşüreceği sebebi ile yasaktı,
dolayısıyla virüs haberleri ilk kez, savaşa katılmayan İspanyol medyasında yer
aldı.
İspanyollar gribi Fransız gribi olarak
adlandırıyordu çünkü gerçekte İspanyaya virüs Fransızlar vasıtası ile
bulaşmıştı ancak virüsün ilk kez duyurulduğu yer olması itibarı ile bütün dünya
bu hastalığı İspanyol gribi olarak adlandırdı.
1917-1921 Rusya Kıtlık ve Tifüs Salgını
Rusya, 1.dünya
savaşında asıl zaiyatı savaş alanında değil kıtlık ve salgın hastalıklarla
verdi. Kıtlık ve çeşitli hastalıkların doğrudan bir sonucu olarak, 10 milyon Rus
hayatını kaybetti. En az 3 milyon kişi tifüsten hayatını kaybetti.
1947 Hindistan Sıtma Salgını (Epidemic in
India)
Hindistan’ın
Birleşik Krallık sömürgeliğinden kurtulduğu bağımsızlık mücadelelerinin kaosu
sırasında, dünya tarihinde yaşanmış en büyük sıtma salgını neticesinde yaklaşık
1 milyon Hintli öldü.
1940: Kırklı yıllarda henüz antibiyotikler ysygınlsşmsmışken, Her yıl yaklaşık 13.000
Amerikalı sifilizden ölüyordu.
1957 Asya Gribi - Asian Flu (1957 Influenza
Pandemic)
Bir
H2N2 virüsü, 1918'den beri insanlarda dolaşan H1N1 virüslerini tamamen
değiştirerek “Asya” grip pandemisine neden oldu. Bu Pandemi dünya çapında 1-1.5
milyon insanın ölümüne sebep oldu.
Virüs,
insana uyarlanmış H1N1 genleri H2N2 kuş gribi ile değiştirdiği bir yeniden
değerlendirme ile üretilir. Yeni H ve N yüzey proteinleri, çoğu insanın virüse
karşı antikorları olmadığı anlamına gelir ve bu da pandemiye neden olur.
Bununla birlikte, insana uyarlanmış genleri, kuşlardan birkaç değişiklikle
gelen 1918 virüsü kadar insanlar için ölümcül olmadığı anlamına gelir.
İnsanlar,
yaşadıkları ilk grip virüsüne en iyi bağışıklık tepkisini monte etme
eğilimindedir. Bu nedenle, ilk grip deneyimi daha sonra dolaşımdaki H1N1
virüsleri olan 1957'den önce doğan insanlar, mevcut pandemiye neden olan 2009
H1N1 suşuna karşı bir miktar bağışıklığa sahiptir. 1957 pandemisinden sonra
doğan insanlar bu bağışıklığa sahip değildir.
1968 Hong Kong gribi - HongKong Flue Pandemic
(H3N2 virus)
1968
grip salgınına influenza H3N2 virüsü neden oldu. Nispeten ölümcül olmasa da,
virüs Temmuz 1968'de Hong Kong'da ilk ortaya çıkmasından iki hafta sonra
Güneydoğu Asya'ya yayıldığı için oldukça bulaşıcıydı. Aralık ayında virüs
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Avrupa'daki diğer ülkelere ulaştı.
Tahmini bir milyon insanı öldürdü.
Virüs
sadece yüzey proteinlerinden birinde H2N2'DEN farklıdır, H; birçok insan hala
değişmeyen N2 proteinine karşı antikorlara sahip olduğundan, etkileri daha az
şiddetlidir. Fakat H3N2, insanlarda H2N2'Yİ tamamen değiştirdiğinden, 1968'den
beri doğan hiç kimsenin H2'ye karşı herhangi bir bağışıklığı yoktur.
1981AIDS:
2020
yılı itibarı ile dünya üzerinde yaklaşık 41,8 milyon HIV virüsü taşıyan insan
var.
HIV Nedir: HIV, vücudumuzun hastalığa karşı doğal savunması
olan bağışıklık sistemindeki hücrelere saldıran bir virüstür. Virüs, T
yardımcı hücre adı verilen bağışıklık sistemindeki bir tür beyaz kan hücresini
yok eder ve bu hücrelerin içinde kendi kopyalarını oluşturur. HIV tedavi
edilmezse, bağışıklık sistemi zamanla çöker ve vücut herhangi bir enfeksiyonla
başedemez hale gelir.
AIDS Nedir: AIDS, edinilmiş bağışıklık eksikliği sendromunu
temsil eder; buna ayrıca ileri HIV enfeksiyonu veya geç evre HIV denir.
AIDS, HIV'in neden olduğu semptomlar dizinidir. Bir kişinin bağışıklık
sistemi enfeksiyonlarla savaşamaz hale geldiğinde AIDS olduğu söylenir.
Edinilmiş
Bağışıklık eksikliği sendromu (AIDS), ilk kez 1981'de tanımlandı. O günden beri
25 milyondan fazla insanın ölümüne yol açtı. Her yıl 700 binden fazla insan bu
hastalık sebebiyle ölüyor. AIDS gelmiş geçmiş en çok kayba yol açan salgın
hastalıklardan biridir..
HIV – AIDS Nasıl Bulaşır: HIV,
meni, kan, vajinal ve anal sıvılarda ve anne sütünde bulunur ve bu sıvıların
kişiden kişiye aktarımı ile bulaşır. En yaygın bulaşma şekli cinsel ilişkidir.
Ter, tükürük
veya idrar yoluyla bulaşmaz.
Bugüne
kadar HIV virüsü 65 milyondan fazla insanı enfekte etti. Bu hastalık için hala
tedavi geliştirilemedi. Mevcut tedavi yöntemleri ve ilaçlar sadece virüsü
kontrol altında tutan ve insanların daha uzun yaşamasına izin veren tedavi
yöntemleridir.
2002-2004 SARS
SARS
(Şiddetli Akut Solunum Sendromu) Şubat 2003'te Çin'in Guangdong kentinde ortaya
çıktı. Birkaç ay sonra Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa ve Asya'da SARS
tanısı konulan vakalar ortaya çıktı. Dünya genelinde sekizbin civarında vaka ve
774 ölüm vakası yaşandı. Hastalık yüksek ateş, vücut ağrıları ve kuru öksürük
belirtileri ile ortaya çıkıyordu.
SARS'ta temel tedavi, ortaya çıkan solunumsal
sorunlarına yönelik destek tedavisiydi. Hastalığın semptomları ani ve şiddetli
geliştiğinden tespiti kolaydı dolayısıyla önlemlerle yayılmasını engellemek
kolaydı ancak net bir tedavi geliştirilemeden
hastalık mutasyona uğrayarak kayboldu. 2004 yılından sonra SARS vakası
görülmedi.
2019 Covid-19 Coronavirüs
Coronavisüs nedir? Covid-19
Tıbbi Tanımı: Coronavirüs (COV) virüs ailesine dahil sayılmaktadır
ancak Coronavirüs genel bir tabirdir Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS – CoV) ve
Ağır Akut Solunum Sendromu (SARS-CoV) dahil, geçmiş yıllarda tespit
edilmiş diğer virüsleri de kapsamaktadır. (kaynak: www.ihracat.co)
Covid-19 Hastalık
Belirtileri Nelerdir?: Coronavirüs en yaygın belirtileri, ateş,
kuru öksürük, solunum güçlüğü gibi semptomlarla ortaya çıkar. Bulantı, kusma,
ishal gibi belirtilerin görüldüğü hastalarda vardır.
Covid-19 Nasıl Bulaşıyor:
Coronavirüs enfekte kişilerin, öksürme, hapşırma yoluyla ortama saçtığı
damlacıkların birebir bir diğer kişiye viral yolla teması veya bu
damlacıkların bulaştığı ortamlara, elle müdahale eden insanların ellerini ağız,
burun veya gözlerine temas ettirmesi neticesinde bulaştığı düşünülmekte,
Bulaşıcılığın sadece burun mukozasına virüsün nüfus etmesi ile oluştuğu da
iddia ediliyor. Bu derece kolay bir şekilde yayılabilmesi, virüsü son derece
bulaşıcı hale getiriyor.
Coronavirüs Kuluçka süresi
Nedir?: Covid-19 virüsü kuluçka süresine dair genel kanı 2-14 gün
arası. Ancak bir çok bilim adamı, enfekte hastaların 21 güne varan sürelerde taşıyıcı
olabildiği ve bu süre kadar izole edilmesi gerektiğini belirtiyor.
Coronavirüs Bulaşıcılık
Oranı Nedir?: Viral yolla bulaşıyor olması, hastalığın, önlemler alınmazsa
nüfus ettiği bir topluluktaki tüm bireylere bulaşabilmesini sağlıyor. Virüs
sebebiyle gerçekleşen ölüm oranı için %1-2 civarında öngörülerde bulunuyor.
Virüs, hastalığı atlatmış kişilere tekrar bulaşabilmekte.
Süper Taşıyıcı nedir?: Bazı
hastalar hiçbir semptom göstermeden, sağlıklı gözüken taşıyıcılar olarak virüsü
yayabilmekte. Süper taşıyıcı olmanın herhangi bir kriteri yok, bağışıklık
sistemi coronavirüsü hiçbir semptoma sebep olmadan alt edebilen insanlar. Covid-19
sürecinde özellikle 8 yaş ve altı çocukların bu sınıfa dahil olabileceği
öngörülüyor.
10 Haziran 2020 itibarı ile Dünya genelinde 7,31 milyon vaka
ve 414 binden fazla insan Covid-19 tanısı ile hayatını kaybetti. Bu dönemde
benzer semptomlarla hayatını kaybetse de covid-19 testi yapılmadan hayatını
kaybedenler bu rakama dahil edilmiyor. Bir diğer iddia pek çok ülkenin, temelde
ekonomik nedenlerle gerçek rakamları gizlediği iddia ediliyor.
Uzmanlar karantina benzeri tedbirlerle vaka sayısı düşse de
ikinci ve üçüncü dalga gibi yeni periyodların yaşanacağını belirtiyorlar. Bu
noktada beklenti, virüsün dünya nüfusunun %60 ila %80 arasında bir kısmına
bulaşması ve zaman içinde, sürü bağışıklığı olarak ifade edilen, dünya
nüfusunun büyük bir çoğunluğunun coronavirüs’e karşı bağışıklık geliştirmesi. Etkili
bir ilaç ve aşı geliştirilememesi durumunda milyonlarca insanın ölmesi
muhtemel. Covid-19, her ne kadar o derece ölüm vakası yaşanmayacak olsada,
bulaştığı insan sayısı itibarı ile, İspanyol Gribinden sonra ortaya çıkan en
büyük pandemi olma yolunda ilerliyor.
YORUMLAR