ÖZGÜR İRADE VE FELSEFE

antik yunan felsefe

Felsefe tarihçe

İnsan topluluklarına dair, gerçekliğin doğasını, insanoğlunun bireysel ve toplumsal davranışlarına dair standartlarını tanımlayan genel bir dünya görüşünden söz edilebiliyorsa, Her kültürün bir felsefesi vardır. Fakat felsefe, geleneğe ya da otoriteye başvurmadan, mantıklı argümanlarla böyle bir dünya görüşünü formüle etmeye çalışan entelektüel bir disiplin olarak ele alınıyorsa, tüm dünya tarihi incelendiğinde yalnızca üç kez ortaya çıkmış gibi görünüyor: Hindistan'da, Çin ve Antik Yunan'da,

Şüphesiz felsefenin ortaya çıkışı için ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel ön koşullar var, aralarında en önemlisi “entelektüel rekabet” gibi gözüküyor. Belli bir dünya görüşünün savunucularının bir tekeli idame ettirebildikleri durumlarda, doktrinlerini savıyla savunmaları gerekmez; Karşıt düşüncedekiler susturulabilir hatta karşıt olmak tehlike ihtiva ediyorsa, insanlar fikirlerini dile getirmeye, dayatılan doktrinleri eleştirmeye bile cesaret edemezler.

Ancak, özgür bir fikir ortamı mevzubahisse, insanlar fikir üretme ve dile getirme şansı bulacaktır tartışma ve tartışma için bir motivasyon doğabilir. Rakip iddialarla bilgelik iddialarıyla karşı karşıya kalan soruşturmacı, bir iddia üzerine başka iddialardan yana kanıt arayacaktır. Hesiod'un tabiriyle felsefe, iyi çatışmaların bir ürünüdür.


Entelektüel rekabet, Çint, Hint ve Yunan felsefelerinin ortaya çıkıp gelişmesinde farklı şekillerde rol oynamıştır. Hindistan'da, tartışma ve tartışmanın bir uygulaması, gerçekte ruhban sınıf ve devlet arasında; Brahmin ve Kshatriya sınıfları arasındaki manevi otorite rekabetinde şekillenmiş gibi görünüyor. Çin'de, "Yüz Okullar" arasındaki rekabet, yerinden edilmiş bürokratlar ve siyasi görevliler aracılığıyla, Eski Çin hanedanının solgun kalıntılarından, yeni bağımsız krallıklar ortaya çıkarmaya çalışan, bölgesel askeri şefler ve siyasi danışmanlar arasındaki mücadelelerden ortaya çıktı.

Antik Yunan örneğinde, rekabet çok kültürlü bir bileşene sahipmiş gibi görünüyor. Deniz yoluyla seyahatin kara yoluyla seyahat etmekten daha kolay ve daha güvenli olduğu bir çağda, doğu Akdeniz, binlerce adayla ve sakin sularıyla (en azından açık okyanusa kıyasla) seferler yapmak için idealdi. Hem Yunan toplulukları hem de Mısır, İtalya ve İran İmparatorluğu'ndaki yabancı ülkelerle olan bu ticaret, malların yanı sıra fikir alışverişini de teşvik etti.

Bilim felsefecisi Karl Popper, "Yunan şiirinin, sanatın, felsefenin ve bilimin yükselişini" ve dolayısıyla "Batı rasyonalizminin kaynağı"nı "kültür çatışması nedeniyle" ortaya çıkmış olarak tanımlıyor. Popper'ın belirttiği gibi, felsefe, Anakara'daki Yunanistan'dan ziyade, Akdeniz kıyılarına serpilmiş kolonilerde gelişti.

Antik Yunan felsefesinin ve Yunan bilimin kökeninde bir göz atarsak. Her şey, Küçük Asya'daki Yunan sömürgelerinde, Güney İtalya'da ve Sicilya'da başladı. Bunlar, Yunan kolonilerinin Doğu'nun büyük uygarlıklarıyla karşılaştıkları ve onlarla çatıştığı ya da Batı'da Sicilyalılar, Kartacalılar ve İtalyanlarla karşı karşıya geldiği yerlerdir.

Örneğin, ayın bir tanrıça olduğu düşünülürken, Mısır kıyılarında ticaret yaptıkları şehirlerde ayın erkek bir tanrı olarak sembolize edildiğini gördüler. Bu gibi örnekler ele alındığında görülüyor ki, yabancı kültürlerle çatışma, yalnızca kendi kültürel geleneklerini kabullenmek yerine gerçeği anlamaya duyulan ihtiyacı doğurdu. Ticaretin yarattığı zenginlik akışı aynı zamanda geleneksel aristokrasinin otoritesini zayıflatma eğilimindeydi, çünkü birçok şehirde orta tabaka tacirlik vasıtasıyla zenginleşti.

Anaxagoras

Antik Yunanda muhtemelen rekabet de felsefenin gelişimi için çok önemli bir bir rol oynamıştır. Hindistan ve Çin'deki meslektaşları gibi Yunan dünyası da siyasi olarak merkezsizleşti. Dahası, Yunan dininde kutsal bir yazı da yoktu ve doktrinden çok pratiğe odaklanan bir dine göre, aynı şekilde karşı karşıya gelebilecek hiçbir dogmanın hiçbir resmi listesi yani kutsal metni yoktu.

Elbette, dini eklektikçiliğin hoşgörüsü için sınırlar vardı; Örneğin, Gök bilimci Anaksagoras M.Ö 450 yılında, güneşin bir tanrıdan ziyade yanan bir kaya olduğunu bir gök cismi olduğunu iddia ettiği için, yerleşik inanca muhalefet etmekten mahkemeye verildi ve Atina’dan ayrılmak zorunda kaldı. Fakat yinede örneğin Ortaçağ Hıristiyanlığının toplum üzerinde uyguladığı detaylı doktrin minutiğine uyma konusundaki ısrarı ve baskısına benzer bir baskı, Antik Yunan da yoktu; Dolayısıyla izin verilen muhalefet ve çeşitlilik aralığı çok daha büyüktü.

Yunan felsefesinin kısmen çok kültürlü temas yoluyla ortaya çıktığı iddiası, Yunanlıların felsefenin disiplinini hali hazırda başka bir kültürde mevcut bulduğu ve sadece kendilerine adapte ettiği (veya "çaldığı" iddiasıyla karıştırılmamalıdır.) Özellikle Mısır felsefesinde, Yunan felsefesinin "gerçek kaynağı" olarak doktrinde muhtemel etkiyi ima eden bazı benzerlikler tespit etmiştir;

Ancak Yunan metinleri, Mısır metinlerindeki eşdeğer doktrinler savunulmadığı halde yalnızca itiraz edildiği halde, genelde doktrinleri için argümanlar içeren Mısır dillerinden farklıdır. Savunulmayan doktrinler, felsefi düşüncenin hammaddesi olabilmelerine rağmen, kendileri felsefe değildir.

Klasik Yunanlılar kültürel farklılıklardan etkilenmişlerdi. Tarihçi Herodot’un ahlakla ilgili verdiği şu örnek çok bilinir:

Pers Kralı Darius, topraklarında bulunan Hellenler'e çağrı yaptı ve onlara babalarınız öldüğünde bir fiyat karşılığında yemenizi istesem ve karşılığında bir fiyat belirleyin desem ne kadar istersiniz diye sordu; Helenler, hiçbir fiyat için bunu yapmayacaklarını söylediler.

Darius, Helenlerin yanı sıra Callatian halkından insanlarda çağırtmıştı ve onlara soracaklarını bir tercümanın Helenlere çeviri yapmasını bu esnada Helenlerin dinlemesini istedi. Callatian denilen ve gelenek olarak ebeveynleri öldüğünde törenle yiyen Hintli topluluk yine Darius un hükümranlığı altındaki Hint topraklarında yaşamaktaydı,

Darius bu kez Callatian halkına sordu, babalarınız öldüğünde bir fiyat karşılığında cesedi yakmak istiyoruz, bir fiyat belirleyin dedi, Callatian halkı bu sözler üzerine hep bir ağızdan bağırıp itiraz ederek Darius’un tercümanlarını susturdular. Buradan anlaşılıyor ki her toplumun doğruları ve seçimleri kendine göre sebepler barındırır ve ahlak anlayışı dahil tüm değerleri diğer toplumlardan çok farklı olabilir.


Yunan felsefeci Xenophanes, ise teolojik yaklaşımlara dair şu örneği vermiştir:

Etiyopyalılar tanrılarının sarkmış ve siyah olduğunu söylüyor;
Trakyalılar onlarınkinin mavi gözlü ve kızıl saçlı olduğunu. ...
Ama atlar ya da sığırlarında aklı, elleri kolları olsaydı
Ve insanlar gibi yazıp çizebilmeye vakıf olsalardı
Atlar tanrı figürlerini atlara benzer şekilde, öküzler ise öküz benzeri şekillerde yapacaklardı

Ancak hem Herodot'un tahmininin ve hemde kendi teorisinin aksine, Xenophanes "kendi halkınınki" ni seçmemekte ve Yunanlıların veya hatta insanların sahip oldukları "bu tür organları" tanrılara atamamaktadır. Bunun yerine, Xenophanes, böyle bir anlayışın, geleneksel hikayelerden daha çok tanrıya layık olduğu gerekçesiyle, Yunan mitolojisinin antropomorfik çok-tanrılılığını tek, bedensiz, değişmez, ahlaken mükemmel bir tanrı lehine reddetti. Kısacası, Xenophanes, bilinen bütün öğretilerden keskin bir şekilde ayrılsa dahi, en rasyonel olarak savunulan tanrı anlayışına bakarak dinsel çeşitlilik olgusuna tepki verir.

Antik Yunan’da Felsefe, bilgi sevgisi, bilgeliği arayanlar olma anlamında, daha doğrusu, gerçek ve özgün bilgiyi sahte ve yanıltıcı bilgelikten ayırmak için arayış içinde olanlar "bilgeliği sevenler" idi. Hayatı sorgulamayı otoriteye bırakmadığı dogmatikliği reddettiği için, Yunan felsefesi yalnızca özünde değil, kendi yönteminde - her zaman içeriğinde olmasa da - özgürlükçüdür.


Hindistan'ın coğrafi olarak Çin ile Yunanistan arasında yer alması ve felsefi geleneğinin diğer ikisinden biraz daha erken oluştuğu göz önüne alındığında, Çin ve Antik Yunan felsefesinin kökeni üzerinde Hint etkisi ihtimali göz ardı edilemez. Bununla birlikte, bu etkinin lehine kesin bir kanıtlar yoktur.


YORUMLAR

BLOGGER: 1
  1. Tarihi oyunlarda, oyuncu ismi olarak kullandığım bir nick! "Darius". Hakkında bu kadar bilgi almak çok işime yarayacaktır. ;)

    YanıtlaSil

Feat:
Ad

ARKEOLOJi,16,BiLiM,10,FELSEFE,6,MiTOLOJi,2,PSiKOLOJi,6,SANAT,9,SOSYOLOJi,9,TARiH,14,
ltr
item
uztarih.com l Tarih kainatın vicdanıdır: ÖZGÜR İRADE VE FELSEFE
ÖZGÜR İRADE VE FELSEFE
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxcL3xcX9YApmcsfvYFizwjSC9JuTrq0U9T5BYtIkbG1rjCuY-37vBx22XsntV1xBYp4lpeYbeLWv3_ipzJvRG6wa7d4SOroSrv8lOG6SqtC0Ub42zg-_e7TIkc6NGSDIk5Z5T4FfxEZs/s640/GREEK_PHILOSOPHY.jpg
https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhxcL3xcX9YApmcsfvYFizwjSC9JuTrq0U9T5BYtIkbG1rjCuY-37vBx22XsntV1xBYp4lpeYbeLWv3_ipzJvRG6wa7d4SOroSrv8lOG6SqtC0Ub42zg-_e7TIkc6NGSDIk5Z5T4FfxEZs/s72-c/GREEK_PHILOSOPHY.jpg
uztarih.com l Tarih kainatın vicdanıdır
https://www.uztarih.com/2017/01/ozgur-irade-ve-felsefe.html
https://www.uztarih.com/
https://www.uztarih.com/
https://www.uztarih.com/2017/01/ozgur-irade-ve-felsefe.html
true
518256124328164008
UTF-8
Tüm İletiler Yüklendi İleti bulunamadı HEPSİNİ GÖR Devamı Yanıtla Yanıtı İptal Et Sil Tarafından Ana Sayfa SAYFALAR YAYINLAR Hepsini Gör TAVSİYE ETİKET ARŞİV SEARCH TÜM YAYINLAR İsteğinizle eşleşen bir yayın bulunamadı Anasayfa Pazar Pazartesi Salı Çarşamba Perşembe Cuma Cumartesi Paz P.te Sal Çar Per Cum C.te Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Oca Şub Mar Nis Mayıs Haz Tem Agu Eyl Eki Kas Ara Hemen Şimdi 1 dakika önce $$1$$ minutes ago 1 saat önce $$1$$ hours ago Dün $$1$$ days ago $$1$$ weeks ago 5 haftadan daha eski Takipçiler Takip BU PREMIUM İÇERİK KİLİTLENDİ ADIM 1: Bir sosyal ağda paylaşın 2. ADIM: Sosyal ağınızdaki bağlantıyı tıklayın Tüm Kodu Kopyala Tüm Kodu Seç Tüm kodlar panonuza kopyalandı Kodlar / metinler kopyalanamıyor, lütfen kopyalamak için [CTRL] + [C] (veya Mac ile CMD + C) tuşlarına basın İçerik tablosu